AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Varank, Harbiyelilerin mezuniyet töreninde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ifadesinin ardından gündemde tartışmalara neden oldu. Varank’ın bu sözlerine karşı cevap veren CHP Parti sözcüsü Deniz Yücel, “251 vatan evladını şehit eden ve ihraç edilen 150 general de Harbiye mezunuydu” açıklamasını eleştirdi. Yücel, 15 Temmuz darbe girişiminde ordudan ihraç edilen kişilerin Harbiye mezunu olmalarının değil, FETÖ ile bağlantılarının nedeniyle ihraç edildiğini belirtti. Yücel, Varank’a yönelik tepkisini güçlendiren ifadelerle, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerçek subaylarını FETÖ’cü hainlerle karıştırmaması gerektiğini vurguladı.
Deniz Yücel’in sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama şöyle:
“15 Temmuz’da ordudan ihraç edilenler Harbiye’li oldukları için değil, FETÖ’cü oldukları için ihraç edildi. Sen, hadsiz adam! Onlar senin ağababalarının göz yumduğu o harbiyeye sızmış vatan hainleriydi. Sen ve senin gibiler, o vatan hainlerini besleyip büyüttünüz. Bu milleti saf mı sanıyorsunuz? Aklınız da, fikriniz de, tıynetiniz de bozuk. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Cumhuriyet’e ve Mustafa Kemal Atatürk’e bağlı subaylarını kesinlikle FETÖ’cü hainlerle karıştırmayın. Yarın, öbür gün bu açıklamalarınızı önünüze koyarlar. Onlar bu devletin ve Cumhuriyet’in teminatıdır.”
Bu olay, Türk siyasetinde ve toplumsal tartışmalarda önemli bir yer tutmaya devam ediyor. Özellikle FETÖ ile mücadele bağlamında, ordunun ve özellikle Harbiyelilerin itibarı konusunun hassasiyet taşıdığı günümüzde, bu tür söylemler tartışmalara zemin hazırlıyor. Yücel’in açıklamaları, partisi CHP’nin duruşunu da net bir şekilde ortaya koyarken, Varank’ın çıkışı da partisi AKP’nin vizyonunu etkileme potansiyeli taşıyor. Bu tür karşılıklı eleştiriler, siyasi iklimin ne denli gergin olduğunu ve ordunun içindeki geçmiş tartışmaların hala devam ettiğini gösteriyor.
Mustafa Varank’ın sözleri, sadece bir tepki değil, aynı zamanda ordunun yapısına ve derinliklerine dair bir eleştiri niteliği taşıyor. Yücel ise bu eleştirinin altında yatan tarihsel ve politik bağlamı gözler önüne seriyor. Her iki taraf için de, Türkiye’nin geleceği ve demokratik yapısının sürdürülmesi açısından bu tartışmaların önemi büyüktür.
Sonuç olarak, Harbiyelilerin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geçmişi, Türkiye’nin siyasi geçmişi ile iç içe geçmiş durumdadır. Varank’ın çıkışı ve Yücel’in tepkisi, bu geçmişten gelen tartışmaların günümüz siyasetindeki yansımalarını göstermektedir. Türkiye’de, özellikle de söz konusu ordunun ulusal güvenlik ve demokratik yaşam açısından taşıdığı önemi göz ardı etmemek gerekir. Bu tür tartışmalar, sadece siyasi bir söylem olarak kalmamalı; aynı zamanda geleceği şekillendiren önemli unsurlar olarak değerlendirilmelidir.