Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, terör örgütü PKK‘nin “kendini feshetme” yönündeki açıklamalarının ardından önemli bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, Türkiye’nin terörle mücadelesinde gelinen noktayı ve bu süreçte milletin onayının neden kritik olduğunu vurguladı. Ağıralioğlu, hükümete “referandum” çağrısı yaparak, “Terörsüz Türkiye” hedefinin yalnızca bir siyasi amaç değil, toplumsal bir gereklilik olduğunu belirtti.
“Terörsüz Türkiye ortak hassasiyetimizdir”
Basın toplantısında yaptığı konuşmada, terörle mücadelede milli birlik ve dayanışmanın önemini öne çıkaran Ağıralioğlu, Türkiye’nin yıllar boyunca büyük bedeller ödediğini ifade etti. Bu bedellerin görmezden gelinmemesi gerektiğini belirterek, mevcut durumu şöyle değerlendirdi: “Terörsüz Türkiye, bu milletin ortak hassasiyetidir. Evlatlarını kaybetmiş, şehit vermiş ailelerin feryadı, ‘Silahlar sussun, evlatlarımız dönsün’ çağrısıdır. Ancak bu hassasiyet, siyasetin kirli diline kurban edilmemelidir.”
Ağıralioğlu, devletin terörü yok etme arzusuyla birlikte, halkın kaygılarını da göz önünde bulundurması gerektiğine dikkat çekti. Bu durumun sorunların çözümü açısından ne denli önemli olduğunu ifade ederken, “Devletimizi korurken aynı zamanda milletimizin kaygılarını da ifade etmek zorundayız” dedi.
Genel Başkan Ağıralioğlu’nun yaptığı bu açıklamalar, yalnızca PKK’nın tavır değişikliği çerçevesinde değil, Türkiye’nin genel güvenlik politikasındaki algıları da değiştirebilecek bir içeriğe sahip. Ağıralioğlu’nun “referandum” çağrısı, geniş bir toplumsal destek bulma hedefi taşırken, aynı zamanda hükümetin uygulamalarına dair bir sorgulama ve değerlendirme yapma çağrısı olarak da okunabilir.
Bu bağlamda, referandum sürecinin ilan edilmesi, Türkiye’deki derin sosyal ve siyasi bölünmeleri aşarak ulusun ortak bir amaca yönelmesine olanak tanıyabilir. Ağıralioğlu’nun ifadesinde, hem siyasi partilerin hem de toplumsal aktörlerin bu yeni süreçte nasıl bir tutum sergileyecekleri büyük önem taşıyor. Sadece hükümetin değil, muhalefet partilerinin ve sivil toplum kuruluşlarının da bu süreçte sorumluluk alarak halkın iradesini yansıtması gerekmekte.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Yavuz Ağıralioğlu’nun çağrısı, Türkiye’nin kararlı ve sürdürülebilir bir barış ortamına ulaşma çabalarında önemli bir dönüm noktası olabilir. Hükümetin ve ulusun terörle mücadeledeki ortak hassasiyeti, bu çözümlerin toplumsal ve siyasi güven ortamında nasıl gerçekleştirileceği konusunda daha fazla yön belirleyici bir rol oynayacaktır. Bu nedenle, referandum önerisinin yalnızca bir siyasi araç olmanın ötesinde, toplumu bir araya getirecek bir unsur olarak değerlendirilmesi önemlidir.
