Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Mehmet Koray Akkan, Anadolu Ajansı muhabirine verdiği demeçte, halk arasında yaygın olarak “varis” olarak bilinen genişlemiş damarların, aslında kronik toplardamar hastalıklarından biri olduğunu vurgulamıştır. Bu tür rahatsızlık, genel olarak bacak damarlarında ortaya çıkmakta ve hastalığın seviyesine bağlı olarak farklı özellikler gösterebilmektedir.
Prof. Dr. Akkan, varis hastalığının bacakta ödem, renk değişikliği, cilt altı dokuda kalınlaşma ve bacak damarlarının hasar görmesi ile kendini gösterdiğini açıklamıştır. Bu duruma “venöz yetmezlik” denir; bu rahatsızlıkta kanın kalbe geri akışının engellendiğini belirtmiştir.
Akkan, varisin, bacaklardaki mavi-mor renkteki toplardamarların farklı boyutlarda ciltten kabararak görünür hale gelmesi olarak tanımlanabileceğini ifade etmiştir. Venöz yetmezlik ise bacak ana damarlarının genişlemesi nedeniyle kan kaçağına neden olarak ağrı, yanma, şişme, gece krampı, renk değişikliği ve yeni varis oluşumu gibi belirtilerle kendini göstermektedir.
Ayrıca, venöz problemlerinin, venöz sistemdeki basınç artışının ve kanın kalbe dönüşündeki bozuklukların sonucu olarak geliştiği bilgisi verilmiştir. Dünya genelinde yaygın bir hastalık olarak kabul edilen venöz yetmezlik, genellikle ilerleyici seyreder ve uzun vadede bacaklarda şişlik, ciltte renk değişiklikleri ve uygun zamanda tedavi edilmediğinde venöz ülserler (yaralar) gibi ciddi sorunlara yol açabilmektedir.
Prof. Dr. Akkan, kronik venöz yetmezlik ile ilişkili sakatlıkların, yaşam kalitesinin azalmasına ve iş verimliliğinin düşmesine neden olabileceğini ifade etmiştir. Yapılan araştırmalara göre, Amerika Birleşik Devletleri’nde yetişkinlerin yaklaşık %10 ila %35’inin kronik venöz yetmezlikten muzdarip olduğu görülmektedir. Ayrıca, 65 yaş ve üzerindeki yetişkinlerin %4’ünde venöz ülser gelişme riski bulunduğu belirtilmiştir.
Yenilikçi Tedavilerle Etkin Sonuçlar Elde Edildi
Prof. Dr. Akkan, hastalığın gelişiminde yeterli fiziksel aktivitenin de önemli bir faktör olduğunu vurgulamıştır. Kronik venöz yetmezlik tedavisinde yenilikçi yaklaşımların etkin sonuçlar sağladığını ifade eden Akkan, bu yöntemlerden birinin “minimal invaziv endovenöz lazer tedavisi” olduğunu açıklamıştır. Bu tedavi yöntemi, bacak varislerinin yönetimi için giderek daha yaygın bir şekilde kullanılmakta ve geleneksel cerrahiden çok daha olumlu etkiler göstermektedir.
Akkan, endovenöz lazer veya radyofrekans ablasyonunun başarı oranlarının cerrahilere benzer bulunmasına rağmen, yara enfeksiyonu ve hematom gibi komplikasyonların daha düşük oranlarda görüldüğünü, dolayısıyla tedavi sürecinin daha az ağrılı geçtiğini ve hastaların işe daha kısa sürede dönebildiğini aktarmıştır. Bu özellikler, endovenöz tedavilerin cerrahi yöntemlere olan üstünlükleri arasında sıralanmaktadır.