İzmir’in Buca ilçesinde gerçekleşen trajik bir olayda, 2021 yılında uyuşturucu bağımlısı olduğu belirtilen 29 yaşındaki kızı Zeynep Vural’ı boğarak öldüren anne Ayşe Vural hakkında açılan yargı süreci sona erdi. Olayın ardından Ayşe Vural, “kasten öldürme” suçlamasıyla tutuklanmıştı. Ancak önceden olduğu gibi, Yargıtay bu dava sonucunda verilen cezayı bozarak yeni bir yargılama sürecinin başlamasına sebep oldu. Yeniden yapılan duruşmalar sonrasında, İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi, konuyla ilgili nihai kararını açıkladı.
“Suça meyilli biri değilim”
Duruşmaya katılan tutuklu sanık Ayşe Vural, SEGBİS (Sesi ve Görüntüyü Birebir İzleme Sistemi) aracılığıyla mahkemeye bağlandı. Duruşmada, Vural, kızıyla ilgili yaşadığı acıyı ve yaşadıklarını dile getirdi. Ayşe Vural, sözlerine şöyle başladı: “Bizim evimize düşen yıldırım, hiçbir eve düşmesin. Ben karıncayı bile inciten biri değilim. Suça meyilli biri değilim. Evimizin ipini uyuşturucu çekti. Kızım uyuşturucudan önce bambaşka birisiydi. Ciğerim yanıyor. Cezaevinde uyuşturucu satıcılarını gördükçe gram gram ölüyorum.” Vural, mahkeme heyetinden kendisiyle empati kurmalarını istedi ve içinde bulunduğu durum dolayısıyla nefes almak istediğini belirtti.
Cezada indirim uygulandı
Ayşe Vural’ın avukatı Mehmet Ali Orman, müvekkilinin suç işlemeye yatkın biri olmadığını belirterek, olayın haksız tahrik nedeniyle indirim yapılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, sanığı “kasten öldürme” suçundan ilk önce 20 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ancak iyi hal ve tahrik gibi indirim unsurlarını göz önünde bulundurarak, bu cezayı 16 yıl 8 aya düşürdü. Daha önce Ayşe Vural’a, olaydan sonra 18 yıl 4 ay hapis cezası verilmişti; ancak bu ceza, Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından tahrik gerekçesiyle fazla bulunduğu için bozulmuştu.
Olayın geçmişi ve yargı süreci
Olayın meydana geldiği tarih 17 Mayıs 2021’dir. Ayşe Vural, kızı Zeynep Vural’ı boğarak öldürdüğünü itiraf edip polise teslim olmuş, ardından tutuklanmıştır. Aynı evde yaşayan eşi ve oğlu ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Yeniden görülen dava sonucunda sanık, cezaevine gönderilmiş ve yargı süreci tamamlanmıştır.
Bu olay, hem aile içindeki uyuşturucu bağımlılığının getirdiği yıkımı, hem de anne-kız ilişkisini sorgulatan bir vaka olarak ön plana çıkıyor. Ayşe Vural’ın yaşadığı büyük acı ve bunu ifade etme biçimi, bu tür trajik olayların daha öncesinde nasıl önlenebileceğini düşünmeyi zorunlu kılıyor. Uyuşturucuya karşı mücadelede ailelerin ve toplumun nasıl bir rol oynaması gerektiği de bu süreç boyunca tekrar gündeme gelmiş durumda.