Türkiye, otomotiv sektöründe aldığı uluslararası yatırımlarla dikkat çekici bir konum elde ederken, Avrupa ve Orta Doğu pazarlarına hızlı erişim imkanı ile küresel bir üretim üssü haline gelme sürecini hızlandırıyor. Ülke, son yıllarda artan uluslararası yatırımlarla otomotiv sektöründeki etkisini artırmaya devam ediyor. 2022 yılında Çinli otomotiv devi BYD’nin Türkiye’ye yatırım yapma kararı almasının ardından, Chery’nin de elektrikli otomobiller ve tedarik sanayisine yönelik olarak Samsun’da 1 milyar dolarlık bir üretim kampüsü kurmayı planlaması, Türkiye’nin bu alandaki cazibesini açıkça gösteriyor.
Bu tür yatırımlar, Türkiye’nin küresel otomotiv üretimindeki rolünü güçlendirirken, uluslararası yatırımcıların dikkatini çeken lojistik avantajlar, geniş ve yetkin bir tedarik zinciri ve nitelikli iş gücü gibi unsurlar da önemli bir yer tutuyor. Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu pazarlarına olan hızlı erişim imkanlarıyla yatırımcıların ilgisini çekmeye devam ediyor.
Türkiye’nin otomotiv sektöründe sağladığı teşvikler ve destekleyici politikalar, yatırımcıların ilgisini artıran faktörlerden bir diğeri. Bu yatırımlar, sadece otomotiv ile sınırlı kalmayıp, aynı zamanda yeşil enerji, yenilikçi teknolojiler ve yüksek katma değerli üretim gibi çeşitli sektörlere de yayılıyor. Bu durum, Türkiye’nin sanayi altyapısını daha da güçlendiriyor.
Türkiye’nin Otomotiv Sektöründeki Gelişmeler
Türkiye Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu, Türkiye’nin 1960’lı yıllardan itibaren otomotiv sektöründe aktif bir oyuncu olduğunu ifade etti. Dağlıoğlu, Türkiye’nin yerli ve uluslararası orijinal ekipman üreticilerinin (OEM) üretim, AR-GE ve tasarım merkezleri açısından önemli bir kapasite geliştirdiğini, geniş bir tedarikçi ağı ve nitelikli iş gücü havuzu oluşturduğunu belirtti. Türkiye’nin, sıfırdan bir araç tasarlama, geliştirme ve imal etme yeteneğine sahip olduğunu, ayrıca binek araçlardan hafif ticari araçlar ve ağır vasıtalara kadar uzanan geniş bir ürün yelpazesinin bulunduğunu vurguladı. Coğrafi avantajları sayesinde güçlü bir otomotiv sanayi merkezi haline geldiğini söyleyen Dağlıoğlu, bu köklü sektör kümelenmesinin yatırımcılar için önemli bir cazibe oluşturduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde uygulanan politikalar sayesinde Türkiye’nin son 20 yılda otomotiv sektöründeki rekabetçiliğini küresel düzeyde artırdığına da dikkat çeken Dağlıoğlu, elektrifikasyon gibi güncel trendleri başarılı bir şekilde yakaladıklarını söyledi.
Yatırım Kararları, Türkiye’nin Rekabetçiliğini Artırıyor
Dağlıoğlu, “milli gurur” olarak nitelendirilen TOGG markasının da bu değer önerileri ve başarılı politikaların bir sonucu olarak yollarda yerini aldığını belirtti. 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi ile Büyük Ölçekli Sanayi Yatırımları Tanıtım Programı kapsamında açıklanan yatırımlara da değinen Dağlıoğlu, Cumhurbaşkanı tarafından duyurulan HIT-30 teşvik programı çerçevesinde iki uluslararası şirketin Türkiye’de yatırım yapma kararı almasının, ülkenin rekabetçiliğini artırdığının en önemli göstergelerinden biri olduğunu ifade etti.
Yatırımlardaki bu ivmenin yalnızca otomotivle sınırlı kalmayacağını vurgulayan Dağlıoğlu, Türkiye’nin imalat sanayisinin diğer alt dalları, enerji, finans, havacılık, tarım, turizm, hizmetler ve teknoloji girişimciliği gibi alanlarda sunduğu fırsatların da ön plana çıkacağını belirtti. Geçmiş yıllarda olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de bu sektörlerde yatırımların artarak devam etmesini beklediklerini söyledi. “Türkiye Yüzyılı” hedefini “Yatırım