Ukrayna’da “Ablefaron-makrostomi sendromu” hastalığıyla dünyaya gelen Myhailo Popazav, 3 yıl önce ülkesindeki savaş nedeniyle Türkiye’ye getirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde gerçekleştirilen bu tedavi süreci, Myhailo’nun yaşamındaki önemli bir dönüm noktasıydı. Tedavi için Antalya’daki Akdeniz Üniversitesi Hastanesi seçildi ve burada ona gereken tıbbi müdahaleler yapıldı.
Antalya’daki Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde uzun süren tedavilerin ardından gerçekleşen 15 operasyon sonucunda Myhailo’nun göz kapakları ve ağzı yeniden yapılandırıldı. Ancak, yapılan müdahaleler bununla sınırlı kalmayacak. Myhailo’ya, kendi dokularından kulak yapılacağı da belirtildi. Bu gelişmeler, onun karşılaştığı zorluklarla başa çıkabilmesi açısından büyük bir öneme sahip.
“Artık çok mutlu”
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, AA muhabirine verdiği demeçte, Myhailo’nun 3 yıl önce hastaneye geldiğinde, görüntüsünün normal çocuklara göre oldukça farklı olduğunu ifade etti. Çocuk, hem alt hem üst göz kapaklarının yanı sıra iki kulağı ve saçları olmadan, ağız yapısı oldukça büyük bir şekilde hastaneye kabul edildi. Bu durum, Myhailo’nun normal bir yaşam sürmesine engel oluşturuyordu.
Prof. Dr. Özkan, yapılan operasyonlarla ağız ve göz kapaklarıyla ilgili sorunların başarıyla çözüldüğünü dile getirdi. Myhailo’nun Antalya’ya geldiği zamanki durumu ile bugünkü halinin çok farklı olduğunu anlatan Özkan, tedavi sürecinin sadece fiziksel değil, duygusal ve psikolojik olarak da önemli etkiler yarattığını vurguladı. “Çocuk, Antalya’ya geldiğinde oldukça ürkekti. Artık çok mutlu. Biz onun ailesi olduk. Doktorlar ve hemşirelerle şakalar yapıyor. Tedavi süreci devam ediyor,” diye ekledi.
Myhailo’nun tedavi sürecinin bir diğer aşamasında kulağının yeniden inşa edileceği bilgisini veren Özkan, dış kulak kepçesinin oluşturulması için operasyonların planlandığını ifade etti. Kendi dokularından, muhtemelen kaburgalarından bir kulak oluşturulacak olması, Myhailo’nun yaşam kalitesini artırma adına atılan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Myhailo Popazav’ın hikâyesi, yalnızca tıbbi bir vaka olmanın ötesinde, savaşın getirdiği travmalarla gündeme gelen sosyal bir dramaya işaret ediyor. Çocuk, tedavi sürecinin yanı sıra, doktorlar ve hemşirelerin sağladığı destekle yeni bir aile dinamiği oluşturdu. Bu durum, Myhailo’nun ruh haline olumlu yansımalar yaparak, kendine olan güvenini yeniden kazanmasına da yardımcı oldu.
Sonuç olarak, Myhailo’nun tedavi süreci, gerekli tıbbi müdahalelerin yanı sıra, sevgi ve destek dolu bir ortamda sürdürülüyor. Gelecek dönemlerde daha fazla gelişmenin yaşanması beklenirken, Myhailo’nun yeni yaşamına adapte olması ve daha sağlıklı bir birey olarak topluma katılması, hem aile hem de sağlık ekibi için büyük bir mutluluk kaynağı olacak.
