Ravago Petrokimya işyerinde, Ocak ayında başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmeleri, sekizinci oturumda ilerleme kaydedilemeyince işçiler tarafından eyleme dönüştürüldü. İşçiler, günlerdir farklı şekillerde sürdürdükleri eylemlerine oturma eylemiyle devam etme kararı aldılar. Eylem, iş yeri temsilcileri Akın Damar ve Mehmet Yıldız tarafından yönetildi. Akın Damar, burada yaptığı açıklamada, işverenin “bütçe yok” ve “Belçika yönetimini ikna edemiyoruz” gibi ifadelerine sert bir dille tepki gösterdi. Damar, “Madem siz anlatamıyorsunuz, biz anlatalım. Bu sorumluluğu üzerinizden alalım” sözleriyle çalışanların durumunu ifade etti.
Pandemi ve Deprem Süreçlerinin Etkisi
Damar, şirketin pandemi ve deprem süreçlerinde üretim rekorları kırdığını hatırlatarak, “Zarar ediyoruz diyerek faturayı işçiye kesemezsiniz” şeklinde konuştu. İş yerindeki zorluklar, işçilerin karşılaştığı tehlikeler karşısında işverenin tutumunu sorgulayan Damar, özellikle petrokimya tesisinin çok tehlikeli iş sınıfında olması nedeniyle işçilerin güvenliğinin ve çalışma koşullarının dikkate alınması gerektiğini vurguladı.
Geçmişteki Olaylar ve İşçi Güvenliği
Ayrıca, Damar, 8 ay önce yaşanan elektrik kesintisi olayını örnek vererek, “Tüm üniteler, kimyasal buhar ve taşan reaktörler arasında mücadele etti. Bu görmezden gelinemez” dedi. Bu olay, işçilerin mevcut çalışma koşullarının tehlikesini ve iş güvenliğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Kararlılık Mesajı ve Eylem Atmosferi
Eylemdeki konuşmaların ardından iş yeri temsilcisi Akın Damar, işçilerin taleplerinin net olduğunu ve sonuna kadar bunların arkasında duracaklarını belirtti. “Ravago işçisi kararlı, Ravago işçisi hazır! Ya taleplerimize kulak verirsiniz ya da anayasal hakkımız olan grevle görkemli bir direnişe şahit olursunuz” ifadeleriyle işçileri birleştirici bir mesaj vermiş oldu. Eylem, açıklamaların ardından sloganlarla devam etti; bu durum, işçilerin birlik ve dayanışma ruhunu göstermekteydi.
Sonuç olarak, Ravago Petrokimya işçileri, haklarını savunmak adına çeşitli eylemler gerçekleştirerek seslerini duyurmaya çalışıyorlar. İşverenin tutumuna karşı kararlı duruşları ve talepleri, sendikal hakların korunması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi açısından önemli bir adım niteliği taşıyor. İşçilerin haklarını savunma mücadelesi, sadece kendi işyerleriyle sınırlı kalmayıp, diğer iş yerlerinde de benzer sorun yaşayan işçilere örnek teşkil edebilir.