Polonya’da, 2023 yılı itibarıyla yapılan cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu, 29 milyon kayıtlı seçmenin katılımıyla gerçekleştirildi. Seçim sürecinde, Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski, muhalefetteki muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisi’nin adayı tarihçi Nawrocki ile karşı karşıya geldi. Seçmenler, demokratik haklarını kullanmak amacıyla sandık başına giderek tercihlerini belirlemeye çalıştı.
AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı
Seçim Komisyonu tarafından açıklanan resmi sonuçlara göre, Nawrocki oyların yüzde 50,9’unu alarak Polonya’nın yeni cumhurbaşkanı olarak seçildi. Böylece, ülkesini 5 yıl boyunca temsil etme hakkını kazandı. Seçim öncesi anketlerde daha az farkla önde gösterilen Trzaskowski ise yüzde 49,1 oy oranında kalarak bu süreçten mağlup ayrıldı. Ayrıca, seçimlerde katılım oranı oldukça yüksek, yüzde 71,63 olarak belirlendi.
Bu cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu, Polonya’da Başbakan Donald Tusk’ın liderliğindeki hükümet ile muhalefet arasındaki karşıtlıkların etkisi altında gerçekleştirilmiştir.özellikle Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler, yargı reformları, kürtaj yasaları ve devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı gibi konular, bu seçim sürecinin en önemli tartışma başlıkları arasında yer aldı.
Siyasi analistler, Nawrocki’nin AB’ye mesafeli yaklaşımı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın politikalarından esinlenmesi nedeniyle, cumhurbaşkanlığı döneminde veto yetkilerini kullanarak Tusk liderliğindeki koalisyon hükümetini zorlayabileceği konusunda uyarılarda bulunuyorlar. Nawrocki’nin bu tavrının, Polonya’nın iç ve dış politikası üzerinde önemli etkileri olabileceği düşünülüyor. Özellikle AB ile yaşanan gerilimler, yeni başkanın politikalarıyla birlikte daha da derinleşebilir ve ülkede gelecekteki siyasi çatışmalara zemin hazırlayabilir.
Sonuç olarak, Polonya’nın yeni cumhurbaşkanı Nawrocki’nin seçilmesi, yalnızca ülkenin siyasi yapısını değil, aynı zamanda AB ile olan ilişkilerini ve iç politikadaki dinamikleri de önemli ölçüde etkileyecek gibi görünüyor.