1. Haberler
  2. SİYASET
  3. Pergamon: Zamanın Unutamadığı Aşk Masalı

Pergamon: Zamanın Unutamadığı Aşk Masalı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir Devrin İzleri: Pergamon’un Efsanevi Hikayesi

Antik çağların ünlü fetih kahramanı Büyük İskender, zaferleri sonrasında Anadolu topraklarını güvenilir komutanlarına devretmişti. Bu komutanlardan biri, kudretli Lysimakhos’tu. Lysimakhos’un ardında bıraktığı servet, tam olarak 9 bin talent değerindeydi. Bu büyük hazinenin varisi olan Philetairos, onu sadece bir ülkenin değil, bir zamanın kaderine etki edecek şekilde kullanmaya başladı. Böylece Pergamon olarak bilinen efsanevi şehir hayat buldu ve tarihteki yerini aldı.

Pergamon, antik dünyanın parlayan bir yıldızı olarak karşımıza çıkıyordu. Şehrin her köşesinde kralların gölgeleri, her duvarda tanrıların ruhları hissediliyordu. Burada bulunan Zeus Sunağı, devasa heykeller ve akıl almaz tapınaklar, şehrin ruhunu oluşturuyordu. Dünya, Pergamon’un güzelliklerini daha önce keşfetmişti; fakat şimdi bizler, geçmişin gizli efsanesini yeniden duyuyoruz. Pergamon, 999. sıradan UNESCO’nun Dünya Mirasları listesine girmeyi başardı fakat gerçek ulviliğini her zaman yıldızların yanında buldu.

Bir gün Kale Dağı’nın zirvesine çıktığınızda, Bergama’nın en yüce noktasına ulaşmanın mutluluğunu yaşayacaksınız. Yüzyılların izleri her adımda gözlerinizi kamaştırır. Şehrin zirvesinde, bulutlarla dans eden Traianus Tapınağı’nın görkemi sizleri karşılayacaktır. Roma İmparatoru Hadrianus, tanrılaşan İmparator Traianus’a olarak yaptığı bu devasa tapınağı inşa ettirmişti. Tapınağın ardında Bakırçay Ovası uzanırken, uzaktan Kınık’ın serin rüzgârı gelir. Yeşilin kucakladığı Bergama, yeryüzünün en değerli mücevherlerinden biri olarak parıldar.

Pergamon, suyun içerisinde dişiliği ve estetiği barındırarak, tanrıların çağını belgeleyen parşömenlerin doğum yeridir. Bu şehir, adeta rüzgârı bile özenle seçmiş gibidir; kuzeyden gelen meltem rüzgârı, zamanın elleri gibi yüzümüzü nazikçe okşar. Burada düşünce, Zeus kadar yenilmezdi.

Pergamon’da ayrıca, tıp dünyasının ilk mucizelerinden biri olan Asklepion da bulunmaktadır. Bu kutsal mekan, ölümün bile giremediği bir diyar olarak biliniyordu. Burada müzik, ruhları iyileştirirken; su, bedenleri arındırıyor, sözcükler ise kalpleri onarıyordu. İlk tıbbi tedavi yöntemlerini geliştiren hekim Galenos burada doğmuş, insanlığa şifa yolları sunmayı başarmıştı.

Efsaneler, Zeus’un ateşi çalıp insanlığa umut getiren Prometheus’a ceza verdiğini, bunu torunu Asklepios’a bile yapmaktan çekinmediğini anlatır. Çünkü ölümsüzlük, tanrıların elindeydi. Tıpkı ünlü yazar José Saramago’nun sözleri gibi, “Ölümün olmadığı bir dünya, hayatı tutsak eder.” Peki, ya ölüm aşık olursa? Ve bu aşktan başı dönen ölüm, görevini yapmayı unutursa?

Günümüzde, 9 bin talentlik bu düş diyarı, hâlâ rüzgârların fısıldadığı bir sır olarak kalmayı sürdürüyor. Unutulmuş bir aşk masalında saklı olan Pergamon, zamanın hatıraları içinde kaybolmuş odalarda dolaşmayı vaat eder.

Pergamon: Zamanın Unutamadığı Aşk Masalı
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Agora Gündem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!