Belgrad Ormanlarında Kaybolan Orman Mühendisi Ece Gürel’in Hikayesi
Orman Mühendisi Ece Gürel, Belgrad Ormanları’na kafa dinlemek ve meditasyon yapmak üzere gidince, dört gün boyunca kaybolması ülke genelinde büyük bir endişeye yol açtı. Nihayetinde Ece Gürel, sağ salim bulununca toplum olarak sevindik, ancak bu süreçte yaşananlar oldukça düşündürücüydü. Ece, bulunduğunda yoğun bakımda yatıyordu fakat doktorlar durumunun iyiye gittiğini belirtti. Hayatta kalmasından ötürü herkes bir nebze rahatladı ve umarız, Ece yakında başına neler geldiğini anlatır.
Ece’nin kaybolma süreci, alışık olduğumuzdan çok daha karmaşık bir hale büründü. Elde edilen bilgiler çerçevesinde, onun dört gün boyunca neden bulunamadığını düşündürten bazı unsurlar bulunmaktaydı. Benim kendi fikrime göre, Ece, bu süreçte aslında bulunmak istememişti! Yani, bir avuç alanda arama kurtarma ekiplerinin hiç bir şekilde kendisine ulaşmasını sağlamak için saklanmış olabilir. Böylece vücut ısısını da korumuş oldu. Peki, neden böyle bir şey yapmak isteyebilirdi? İşte burada devreye Ece’nin kişisel ilgi alanları giriyor.
Ece, kozmik enerji, spiritüalizm, tarot ve astroloji gibi konulara ciddi bir şekilde ilgi duyuyordu. Eşi bile bu durumu belirtirken, Ece’nin odalara kapanıp ses terapisi yapması gibi alışkanlıklarına dikkat çekerek, “Bağırıyordu, ses terapisi yapıyorum” demişti. Ses terapisi, gerçekten de var olan bir terapi yöntemi; ancak bu tür uygulamalara olan ilginin abartılmasını savunmak gerek. Belki de Ece, bu tür bir kendine terapiyi ormanın derinliklerinde uygulamak istemişti.
Spiritüalizm ve kozmik enerji konularına olan ilgi her ne kadar bir kesim için faydalı görünse de, burada bir denge kurulması gerektiği aşikar. Ece’nin yaşadığı tecrübeden de anlaşılacağı gibi, bazı insanlar evrenle “özel iletişim” kurma çabasında çok ileri gidebiliyorlar. Kuşların ötüşü ya da rastgele buldukları taşlar, onların gözünde derin anlamlar taşımakta; bu da çoğu zaman günlük hayatın ilerisinde bir bakış açısı sunuyor. Ancak bu noktada, detayların ve sıradanlığın göz ardı edilmesi sorun teşkil edebilir.
Sonuç olarak, evrenin her mesajını okuyabilen, her sesin bir mesaj içerdiğini düşünen bazı bireyler, sıradan bir yaşama dair mücadelelerini almak yerine adeta bir “kozmik dedektiflik” oyununa dalmış durumdalar. Bir taşın, bir kuş sesinin ardında saklı olan anlamları keşfetmeye çalışırken, aslında var olan meseleyi daha karmaşık hale getiriyorlar.
Ece’nin durumu, ruhsal arınmanın sınırlarını zorlamanın da bir örneği olarak değerlendirilebilir. Şunu söylemekte fayda var; hiçbir inanç veya öğreti konusunda aşırıya kaçmamak gerekiyor. Ece’nin ormanda arınmak için girdiği yerden hipotermiden çıkarılma durumu, bize bu tür işlerin ciddiyetini gösteriyor. Kendisine acil şifalar diliyoruz. Umarım, hem ruhsal hem de bedensel sağlık konularında bir denge bulabilir ve öğrendiklerimizi hayatımıza entegre edebilecek bir zihin yapısına ulaşırız.
