İzmir’in Konak ilçesinde, 21 ve 22 yaşındaki üniversite öğrencileri S.V. ve O.G., bir dükkânın duvarına yazı yazdıkları iddiasıyla “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklandı. Öğrencilerin tutuklanmasına sebep olan durumun, dükkânın işletme sahibinin şikayeti ve güvenlik kameralarından kimliklerinin tespit edilmesi olduğu bildirildi. Bu olaya tepki olarak, birçok üniversite öğrencisi dükkânı boykot etmeye başladı. Öğrenciler, tutuklanan arkadaşlarına destek vermek amacıyla dükkânın önünde bir basın açıklaması düzenledi.
“Hukuksuzluğu hukuk haline getiren iktidarla 20 yıldır barışmadık, barışmayacağız”
Basın açıklaması, tutuklamaların hukuksuzluğuna karşı yapılan eylemin devam etmesi gerektiğini vurguladı. Açıklamada, “İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan protestolar sürecinin devam edeceğini” belirttiler. İşletmenin ihbarı üzerine arkadaşlarının tutuklandığını ifade eden öğrenciler, “Halk için adalet talep eden sesimizi daha da yükselteceğiz. AKP-MHP iktidarının yargı mekanizmasını baskı aracı haline getirmesi, sosyal adaletsizliğin artmasına ve gençlerin geleceksizliğine neden olmaktadır” ifadelerine yer verildi. Öğrenciler, İstanbul’dan İzmir’e ve Eskişehir’den Adana’ya uzanan süreçte, “Hukuksuzluklara itiraz etmek için sokaklara döküldük” diyerek, kitlesel mücadelenin önemine dikkat çekti.
“Baskılarla, tutuklamalarla bizleri yıldıramayacaksınız”
Protesto sırasında, gözaltı ve tutuklamaların “hukuksuz” olduğu vurgulandı. Yapılan açıklamada, “Bu iktidar işçi sınıfını yoksullaştıran ve kadın cinayetlerine göz yuman bir yönetimdir. Milyonların gözünde meşru değildir. Gözaltı ve tutuklamalarla meşruiyetini daha da yitirmektedir” denilerek mevcut duruma sert eleştiriler yapıldı. “Sıfatlarımızı sıklaştıracağız, acımasızlık rolünü oynayan bu iktidarı teşhir edeceğiz” ifadesiyle, öğrenciler kararlılıklarını ortaya koydu.
Ayrıca, “Baskılarla, tutuklamalarla bizleri yıldırmaya çalışmaları başarısız olacaktır” vurgusu dikkat çekti. Öğrenciler, toplumda derin izler bırakan hukuksuzluklara karşı sessiz kalmayacaklarını ve taleplerinin arkasında duracaklarını belirtti. “İşletmelerin ihbarcılığını teşhir edeceğiz” sözüyle, toplumsal dayanışmanın önemine de işaret edildi.
Özetle, İzmir’de yaşanan bu olay, gençlerin toplumsal sorunlara karşı duyarlılığını ve hak arama mücadelesini bir kez daha gündeme getirdi. Öğrencilerin gerçekleştirdiği eylemler, sadece yerel bir duruma değil, genel olarak iktidarın uygulamalarına karşı bir duruş sergilemek açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Toplumsal adalet, demokrasi ve temel haklar üzerine inşa edilen bu direniş, Türkiye’deki üniversite gençliğinin sesinin yükseltilmesi için bir fırsat sunuyor.
