Özkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, meme kanserinin kadınlarda en yaygın görülen kanser türü olduğuna dikkat çekti.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından ekim ayının “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak belirlendiğini hatırlatan Özkan, dünya genelinde her yıl yaklaşık olarak 2 milyon 300 bin, Türkiye’de ise 30 bine yakın bireye meme kanseri teşhisi konulduğunu ifade etti.
Özkan, meme kanserinde erken müdahalenin kritik öneme sahip olduğunun altını çizerken, “Toplumda, ‘Kansere bıçak değerse daha fazla yayılarak ilerler.’ gibi bir yanılgı mevcut. Ancak bu yanlış. Erken saptama ve müdahale ile meme kanserinden tamamen kurtulmak mümkündür. Kanser, ne kadar erken vücuttan uzaklaştırılırsa yayılma riski ve hastayı tehdit etme olasılığı o kadar azalır.” şeklinde konuştu.
Özkan, meme kanseri belirtilerine dair şu bilgileri paylaştı:
“Meme üzerindeki deri değişiklikleri, şekil bozuklukları, koltuk altında sertlesmeler, meme başından gerçekleşen koyu veya kanlı akıntılar, meme ucu derisinde görülen egzama benzeri yaralar gibi durumlar meme kanseri belirtisi olabilir. Bizim için en önemli konu, memede gelişen bu belirtilerin kanser olmadığını kanıtlamaktır. Bunu sağlamak için öncelikle bir doktor tarafından fiziksel muayene yapılması, bu işlemin meme cerrahı ya da genel cerrah tarafından gerçekleştirilmesi önemlidir. Ayrıca, muayene bulgularına ve hastanın yaşına bağlı olarak çeşitli testlerin yapılması da gerekmektedir.”
Erken tanının hayati öneme sahip olduğunu ve bu sayede meme koruyucu cerrahinin mümkün olduğunu, aksi takdirde meme ile koltuk altı lenf bezlerinin tamamının alınması gerektiğini belirten Özkan, “İleri aşama kanserlerde, öncelikle kemoterapi veya radyoterapi gibi tedavi yöntemleri ile memedeki kitlelerin küçültülmesi ve ardından tekrar meme koruyucu cerrahinin uygulanması gerekmektedir.” şeklinde ifade etti.
Yaşın ilerlemesiyle birlikte meme kanserine yakalanma riskinin arttığını belirten Özkan, şunları ekledi:
“Özellikle 40 yaş ve üzerindeki kadınlarda, erken adet görme ya da menopoza geç girmenin östrojen maruziyet süresini artırdığı aşikar. Aynı zamanda geç doğum yapmak, az emzirmek, alkol tüketimi gibi faktörler de meme kanseri riskini artırır. Bununla birlikte egzersiz yapmama, obezite ve sigara kullanımı da bu riski yükselten unsurlar arasındadır. Genetik faktörler de önemlidir; ailesinde meme kanseri riski taşıyan ya da belirli gen mutasyonları bulunan kişilerin meme kanserine yakalanma ihtimali çok daha fazladır. Bu nedenle meme kanserinin erken teşhisi için uluslararası ve ulusal düzeyde tarama programları uygulanmaktadır.”
Özkan, dünya genelinde mamografi taramalarının uygulanmaya başlamasıyla birlikte meme kanserine bağlı ölüm oranlarının neredeyse yarıya düştüğünü vurgulayarak, “Mamografi taramaları, meme kanserinin erken teşhis edilmesine ve tedavi edilmesine olanak tanıyarak, bu hastalıktan ölümlerin azalmasına ciddi katkı sağlamıştır.” ifadelerini kullandı.
