Medya ve Propaganda: Türkiye’nin İçsel Siyasi Mücadelesi
Türkiye’de yaşanan siyasi gelişmeler her geçen gün daha da karmaşık bir hal alıyor. Ülkede servis edilen haberler arasında trafik kazalarından, doğal afetlere ve cinayetlere kadar pek çok konuda bilgi veriliyor. Ancak, haberlere yansıyanlar arasında halkın geçim sıkıntıları ve ekonomik zorluklarına dair bir tartışma maalesef yok. Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek, durumu görmezden gelerek, “Her şey çok daha iyiye gidiyor” şeklinde açıklamalar yapıyor ve bu da durumu daha da ağırlaştırıyor.
Bu bağlamda, iktidar ve ona yakın medya organları arasındaki bir propaganda yarışı dikkat çekiyor. Medyanın neredeyse %90’ını kontrol eden hükümet yanlıları, muhalefetin dikkat çekme çabalarını azaltmak amacıyla kendi haberlerini yaymayı sürdürüyor. Muhalefet partisi CHP, 19 Mart tarihinde Ekrem İmamoğlu ile birlikte gerçekleştirilen bir eylemde 50 belediye görevlisinin gözaltına alınmasıyla birlikte kitlesel bir etkinlik düzenlemeye çalışıyor.
Recep Tayyip Erdoğan’ın uyarılarına rağmen sokak röportajları yapan bazı kişilerin tutuklanması olayları tırmandırdı. İstanbul’da gerçekleştirilen bir cenaze töreninde CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e karşı sert bir saldırı düzenlendi. Bu saldırıyı gerçekleştiren kişi, infaz cezası almış bir çetenin üyesidir, bu da durumu daha da anlamlandırıyor.
Medyanın durumu hakkında iki önemli gözlemim var. Birincisi, polislerin gözaltına aldığı öğrencilerin yanındaki insanların durumu. Özel bir kişi, polislerin arasında cesurca yürürken, kendisine bir otorite gibi davranması dikkat çekici. İkincisi, “İşsizim, bulaşıkçılık yapıyorum” dediği halde, siyasi terimlere ve dile hâkim bir şekilde konuşması, eğitiminin çok iyi olduğuna dair bir izlenim yaratıyor.
Yurt içinde yaşananlar bu şekilde. Ancak bir de uluslararası arenada önemli bir gelişme yaşandı.
5 Mayıs 2025 gecesi, saat 22.10’da ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Esenboğa Havalimanı’na iniş yaptı. Tom Barrack, Lübnan kökenli bir ailenin ferdi olup, 2011 yılında 1.1 milyar dolarlık bir servetle dünyanın en zengin 833. kişisi olarak biliniyor. 77 yaşındaki Barrack, az miktarda İspanyolca, Fransızca ve Arapça bilgisine sahip bir isim olarak dikkat çekiyor.
Tom Barrack’un senato onayı 30 Nisan’da alındı ve bu süreçte yaptığı açıklamalar dikkat çekici. “Kırbaç yeterliyse kılıç çekmem; dilim yeterliyse kırbaç kullanmam” diyor. Bu, otoriter bir yaklaşımı işaret ediyor. Ayrıca, Suriye konusundaki tartışmalara da katılarak, kaosun sağladığı fırsatları değerlendirerek, Esad’ın geri çekilmesinin Türkiye, İsrail ve Amerika için avantaj sağlayabileceğini belirtiyor. Burada Şii hilalinin ortadan kaldırılması hedefi, ciddi bir ayrımcılık ve insanlık suçu anlamına geliyor.
Esad rejimi altında gerçekleşen insan hakları ihlalleri dünya basınına yansırken, Türkiye’de bu konudaki bilgi akışı neredeyse sıfır. Özellikle Alevi topluluğun maruz kaldığı saldırılar büyük tehdit oluşturuyor. Tom Barrack’un ayrıca Türkiye ve ABD arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara ulaşılabileceğini vurgulaması, 2050 hedefini pekiştiren bir diğer veri olarak karşımıza çıkıyor. Sonuç olarak, büyükelçinin gelişinin ardından dikkatle izlenmesi gereken olaylar gelişiyor.