“Bir şehir, hafızasıyla yaşar. Ve şimdi o hafıza, zindanda can çekişiyor…”
Mahir Polat, bir insan değil, bir direniştir! Tarihi Yarımada’ya sahip çıkan Mahir, ecdat ecdat diye bağıranların aksine, İstanbul’un gerçek bir beyefendisidir.
Şu an karanlık bir hücrede, kronik hastalıklarıyla yalnız bırakıldı! Nefes alışı giderek zorlaşmakta, doktor raporları acil tahliye çağrısında bulunmaktadır: “ACİL TAHLİYE” diyor!
***
Bir insanın hayatı, hiçbir hesaba kurban edilemez!
Eğer Mahir Polat’ın başına bir şey gelirse, bu bir siyasi cinayet olarak tarihe geçecek! İstanbul, kendini savunan bu son muhafızın intikamını alacak ve vicdanlar, bu zulmü asla unutmayacak!
Mahir Polat bir tutuklu değil, İstanbul’un, bu ülkenin tutsak alınan vicdanıdır.
Onun nefes alışları, tarihin taşlarında yankılanan bir çığlıktır. Ve şimdi siz, o çığlığı hücrede boğmaya mı çalışıyorsunuz?
***
BİLİN Kİ:
Zindanlarınız, bir kentin hafızasını silemez.
Raporlarınız, bir insanın ölümünü meşrulaştıramaz.
Tarih, cellatlarını asla affetmez.
“Bir insanı ölüme terk etmek, bir şehri öldürmektir.
Ve İstanbul, asla ölmeyecek!”
***
Bir ülkede bir gazeteci, bir aydın veya kent savunucusu hapse atılıp sağlığı bozuluyorsa, orada demokrasi diye bir şey kalmamış demektir.
Mahir Polat’ın hücrede süründüğü durum sadece onun trajedisi değil, bu ülkenin demokrasi karnesindeki kara bir lekedir.
Mahir, İstanbul’un tarihini korumaya çalışan bir isimdir. Onu susturmak, bir şehrin hafızasını silmeye çalışmaktır. Onun yaşadığı, yarın başka muhaliflerin, gazetecilerin ve aydınların başına gelebilecek olanın provasıdır.