Sheffield Üniversitesi’nde görevli araştırmacılar, karmaşık evrenin dinamiklerini anlamak amacıyla, zaman ve karanlık enerji arasındaki bağlantıyı incelemek için yenilikçi bir yaklaşım geliştirmiştir. Bu araştırma, basitleştirilmiş bir teorik “Planar Kara Delik Modeli” kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Üçüncü boyutun dışında kalan iki boyutlu bir yüzeyde yapılan bu inceleme, kara deliklerin doğası ve zaman kavramını yeniden değerlendirmeyi hedeflemektedir.
Araştırmanın merkezinde, kuantum mekaniği yasalarının uygulanması bulunmaktadır. Bu bağlamda, araştırmacılar kara deliklerin tekilliğinin, uzay ve zamanın sona ermediği büyük kuantum dalgalanmaları olarak nasıl yeniden şekillendiğini göstermeyi başardılar. Bu bulgular, evrendeki kara deliklerin dinamiklerini daha iyi anlamamız için önemli bir zemin oluşturuyor.
Ayrıca, Sheffield Üniversitesi’ndeki araştırma ekibi, kara deliklerin beyaz deliklere dönüşme potansiyelini de ele almıştır. Bu dönüşüm, madde ve zamanı evrene geri salma yeteneği sayesinde evrenin dinamiklerini değiştirebilir. Beyaz delikler, kara deliklerin aksine, dış dünyaya doğru madde ve enerjiyi yayma işlevi görmektedir. Böylelikle, uzay ve zaman kavramı, beyaz delikler aracılığıyla yeni bir aşamaya geçiş yapabilir. Araştırmacıların kullandığı modelin, bu dönüşümlerin incelenmesi açısından hayati öneme sahip olduğu belirtilmiştir.
Bu çalışmaya katılan araştırmacılardan Steffen Gielen, teorik çerçevede, bir kişinin kara delik içerisinde seyahat etmesi durumunda, beyaz delikten çıkış yapabileceğini öne sürmüştür. Bu senaryo, zaman ve uzay ile ilgili bilgilere dair önemli değişimlerin yaşanabileceğine işaret ediyor. Bu durum, evrendeki kara deliklerin bilinmeyen yönlerini anlamak için yeni bir kapı aralamaktadır.
Kara delikler, büyük kütleli yıldızların süpernova patlamasıyla ölmesi sonucunda meydana gelen son derece yoğun ve sıkışmış gök cisimleridir. Uzun zaman boyunca, kara deliklerin evrendeki tüm nesneleri yutma özelliği üzerinde durulmuştur. Ancak beyaz deliklerin varlığı, bu duruma zıt bir yaklaşım sunarak, gelecekte nasıl bir evren anlayışına sahip olabileceğimizi sorgulamaktadır.
Bu kapsamlı araştırmanın sonuçları, fiziksel evrenin yapısını ve dinamiklerini yeniden düşünmemize yardımcı olacak nitelikte bulgular ortaya koymaktadır. Araştırmaların bulguları, fizik camiasında önemli bir kaynağa dönüşmüş ve “Physical Review Letters” isimli prestijli dergide yayımlanmıştır. Bu yayın, alanını geliştirmek ve yeni teorik yaklaşımlar geliştirmek isteyen bilim insanları için bir referans noktası olmuştur.