İzmir Feminist Kolektifi ve çeşitli kadın dernekleri, kadın ve çocuk cinayetleri, istismar, işçi hakları ihlalleri ve hayvan katliamları gibi sorunlara dikkat çekmek amacıyla bir basın açıklaması düzenledi. Yapılan açıklamada, özellikle Pınar Gültekin cinayeti ve ardından yaşanan hukuki skandallara, Bahar Aksu’nun boşandığı erkek tarafından öldürülmesine, Nagihan Uygur cinayeti ve Çalık Holding önündeki Erol Eğrek cinayetlerine işaret edildi. Feminist Gece Yürüyüşü ekibinden Güneş Akçay ve Gizem Coşkun, ortak basın açıklamasının sözcüleri olarak öne çıktı.
Katillerin Sırtlarını Bir Yerlere Dayadıklarının Gösterisidir
Gizem Coşkun, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından kadın cinayetlerinde ciddi bir artış gözlemlendiğini vurgulayarak, “Bu topraklarda insanca yaşamak isteyen herkes, siyasi iktidarın tehditleriyle yüzleşmek zorunda kalıyor,” dedi. Son dönemlerde yaşanan cinayetleri örnek göstererek, “Her gün 3-5 kadın, açık alanda, herkesin gözü önünde katlediliyor. Bu durum, katillerin arkasında güçlü bir destek olduğuna işaret ediyor,” şeklinde konuştu.
Bile İste Kadınları Koruma Sorumluluğunu Yerine Getirmiyorlar
Coşkun, Bahar Aksu’nun defalarca korunma talep etmesine rağmen, korunmadığına dikkat çekerek, bu durumun siyasi bir tercih olduğuna vurgu yaptı. Ülkenin adalet sisteminde kadınların haklarının hiçe sayıldığını belirten Coşkun, “Pınar Gültekin’in davasında üst mahkeme tarafından katilin lehine verilen karar, adalet mekanizmasının erkek egemen yapısını bir kez daha gözler önüne seriyor,” ifadelerini kullandı. Bunun yanı sıra, toplumda belirli kalıplara uymayan kadınların taleplerinin sürekli olarak göz ardı edildiğini ve yasaklandığını belirtti.
Bizi Aileden İbaret Göstermek İstiyorlar
Güneş Akçay, hükümetin 2025 yılını ‘Aile Yılı’ olarak ilan ettiğini hatırlatarak, “Şiddetin en çok yaşandığı yer olan ailede kadınlar katlediliyor,” dedi. Aile dışındaki varoluşlarının yok sayıldığını ve bu durumun, Türkiye’nin mevcut kadın cinayetlerinde ne kadar yasa dışı ve sakat olduğunu bir kez daha gösterdiğini ifade etti. Akçay, Nagihan Uygur’un yaşadığı trajediyi örnek vererek, adalet taleplerinden vazgeçmeyeceklerini duyurdu.
Sömürünün Yanında Katliam da Yapıyorlar
Akçay, Erol Eğrek’in hakkını ararken öldürülmesine de değinerek, “Ülkede emekçilerin yaşamları, artan kar hırslarıyla daha değersiz hale geliyor,” dedi. Açıklama, çalışma koşullarının kötüleşmesi ve iş cinayetlerini eleştirerek devam etti; siyasi iktidarın patronları koruduğunu ve bu durumun emekçilerin ölümüne neden olduğunu belirtti.
Kamuoyuna ‘Hayvan Hakları’ Olmaz Diyoruz
Ayrıca, Akçay, hayvan hakları için kabul edilen yasal düzenlemelere de tepki göstererek, “İnsanın yanı sıra hayvanların yaşam hakkını da ihlal edenler, bu yasal düzenlemenin arkasındaki nedenleri iyi biliyorlar,” dedi. Meclis’ten geçen “katliam yasası”nın, sokakta hayvanların yaşam hakkının ihlal edilmesine yol açacağına dikkat çekti.
Birlikte Mücadele ve Dayanışma Zamanıdır
Akçay, “Feminist mücadele tarihimiz bize göstermektedir ki, zulmün olduğu yerde isyan ve direniş kaçınılmazdır,” diye belirterek