İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik gerçekleştirilen operasyonun ikinci aşamasında, 51 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Gözaltına alınan kişiler arasında, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) Genel Müdürü Şafak Başa ile Genel Müdür Yardımcısı Begüm Çelikdelen de yer alıyor. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, sosyal medya hesapları üzerinden “İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa neden gözaltına alındı?” başlıklı bir mesaj paylaştı ve durumu detaylarıyla açıkladı:
Başarır, mesajında şu ifadelere yer verdi:
“İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa neden gözaltına alındı? İşte cevabı:”
Bir şahıs, İSKİ’ye maden ruhsatı almak için başvuruda bulunuyor. İSKİ, bu başvuru üzerine, bağlı bulunduğu Bakanlık olan Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MAPEG) danışıyor. MAPEG ise, açık bir şekilde ruhsatın verilmesinin uygun olmadığını bildiriyor. Bunun üzerine, İSKİ de ruhsatı vermekten kaçınıyor. Ancak söz konusu kişi, İSKİ’yi basarak tehditler savuruyor. Bu olayın ciddiyeti nedeniyle Valilik, İSKİ Genel Müdürü Başa’ya koruma tahsis ediyor. Bununla birlikte, aynı kişi 28 Mart tarihinde savcılığa başvurarak “İSKİ Genel Müdürü ve Ekrem İmamoğlu benden rüşvet istedi. Rüşvet vermediğim için ruhsatımı vermediler” ifadesiyle şikayette bulunuyor. Ancak, bu iddialara ilişkin hiçbir belge veya somut bir kanıt bulunmuyor. Sadece tek bir kişinin sözleriyle hareket ediliyor.
Şafak Başa, 10 yıl kaymakamlık, 13 yıl mülkiye müfettişliği ve 10 yıl da TESKİ ile İSKİ Genel Müdürlüğü gibi önemli görevlerde bulunmuş, toplamda 33 yıl boyunca kamuya hizmet etmiş namuslu bir kamu görevlisidir. Ancak, tamamen asılsız iddialar yüzünden, sabahın erken saatlerinde evinden gözaltına alınıyor. Bu durum, yasaların doğru uygulanmadığına, hukukun değil hukuksuzluğun hâkim olduğuna dair bir göstergedir. Adaletin, somut delillerle değil, asılsız suçlamalarla sağlanamayacağına dikkat çeken Başarır, bu durumu “vicdanların susturulması” olarak nitelendiriyor.
Özetle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen operasyonlar sadece bir yolsuzluk soruşturması gibi gözükse de, arka planda ciddi hukuki ve etik sorunları barındırmaktadır. Kamu görevlilerinin, asılsız iddialar üzerinden hedef alınması, hak ihlalleri ve adaletin yok sayılması anlamına gelmektedir. Bu tür olayların toplumda yarattığı güven bunalımı, devlet kurumlarına olan inancı zedelerken, aynı zamanda adalet sisteminin işleyişine de büyük bir darbe vurmasına sebep olmaktadır.
