Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), her üç ayda bir üye ülkelerle paylaştığı raporunda, İran’ın yüzde 60 saflıkta zenginleştirilmiş uranyum stokunu önemli ölçüde artırmaya devam ettiğini açıkladı. Bu durum, uluslararası toplumda endişelere yol açmakta ve nükleer silahların yayılması riskini gündeme getirmektedir.
Şubat 2024 tarihli son rapor, İran’ın yüzde 60 saflıkta zenginleştirilmiş uranyum stokunun 274,8 kilogramdan 408,6 kilograma yükseldiğini ve bu artışın 133,8 kilogram olduğunu gösteriyor. Bu da İran’ın nükleer zenginleştirme kapasitesini önemli ölçüde artırdığını ortaya koyuyor. Zenginleştirilmiş uranyum miktarının bu kadar artması, İran’ın nükleer programının gelişimi açısından kritik bir aşamaya işaret ediyor.
AA’nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.
🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için
Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için
AA Canlı
UAEA Başkanı Rafael Mariano Grossi, raporda yaptığı değerlendirmede, “İran, dünyada nükleer silaha sahip olmadan bu düzeyde zenginleştirme yapan tek ülke.” ifadesini kullandı. Bu açıklama, İran’ın nükleer programının izlenmesi ve denetlenmesi gerekliliğini bir kez daha vurguluyor. Grossi, Tahran yönetimine, UAEA ile tam ve etkili bir şekilde işbirliği yapma çağrısında bulundu. Bu durum, uluslararası düzeyde nükleer silahların yayılmaması için kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Iran’ın nükleer zenginleştirme programı, ülkenin iç ve dış politikası üzerinde büyük bir etkiye sahip olup, aynı zamanda bölgesel güvenlik dinamiklerini de şekillendiriyor. Nükleer silahların yayılmaması anlaşması (NPT) çerçevesinde, İran’a yönelik yaptırımlar ve müzakereler sürekli gündemde kalırken, bu gelişmeler uluslararası ilişkiler açısından oldukça hassas bir konu olmaya devam ediyor. İran hükümeti, nükleer programını barışçıl bir amaçla sürdürdüğü iddiasında bulunurken, diğer ülkeler bu iddiaları sorgulamakta ve uranyum zenginleştirmenin sınırlandırılmasını talep etmektedir.
Bölgedeki diğer ülkeler ve uluslararası aktörler bu durumu yakından izlemekte ve İran’ın nükleer programı ile ilgili müzakerelerin nasıl gelişeceği konusunda endişelidir. Grossi’nin ifadeleri, İran ile uluslararası topluluk arasındaki güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu tür durumların gelecekte nasıl şekilleneceği, hem İran’ın iç politikası hem de uluslararası ilişkiler açısından kritik öneme sahiptir.