CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, sosyal medya platformunda bir video paylaşarak Ekrem İmamoğlu hakkında sürdürülen soruşturmanın detaylarını gündeme taşıdı. Paylaşımında, İmamoğlu’nun üzerindeki yolsuzluk soruşturması kapsamında kayyum atanan toplam 24 şirketin 12’sinin reklam şirketi olduğu ve bu durumun, yaklaşık 30 bin reklam panosunun artık devlet tarafından atanan yöneticilerle kontrol edileceği gerçeğine işaret etti. Bu gelişme, birçok kişi tarafından “seçim öncesi iletişim kuşatması” olarak değerlendirildi.
Hukuk mu, fırsatçılık mı?
Çelik, paylaştığı videoda “Hukuk mu, fırsatçılık mı? Gerçekleri konuşalım: Ekrem İmamoğlu davası bahane edilerek nasıl seçim hazırlığı yapılıyor?” diyerek düşüncelerini dile getirdi. Videonun içeriğinde, son günlerde İmamoğlu’nun yolsuzluk soruşturması ile bağlantılı olarak 24 şirkete kayyum atanması konusu ele alındı. Çelik, bu 24 şirketten 12’sinin reklam sektörüyle bağlantılı olması ve Türkiye’nin açık hava reklam ağı içinde önemli bir yere sahip olmalarının dikkat çekici olduğunu belirtti.
Yapılan açıklamalara göre, kayyum kontrolüne geçen firmaların isimleri arasında Kent Vizyon, Vizyon Kent, Urbanmedia, SMO, BVA ve SEV gibi önemli şirketlerin yer aldığı ifade edildi. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde bulunan yaklaşık 30 bin reklam panosunun artık kayyumlar tarafından kontrol edileceği kaydedildi. Çelik, bu durumun sadece bir yolsuzluk davası değil, seçim dönemine giderken muhalefetin görünürlüğünü azaltmayı hedefleyen bir operasyon olduğunu savundu.
CHP İstanbul İl Başkanı, söz konusu kayyum atamaları ve reklam firmalarının devlet kontrolüne geçişinin “itibarı hedef alma” ve “iletişim alanına el koyma” girişimi olduğu görüşünü dile getirdi. Çelik, bu operasyonun seçim öncesi bir iletişim kuşatması olduğunu ve bunun yalnızca gündemdeki bir davadan ibaret olmadığını vurguladı. Video boyunca, ekrana yansıtılan detaylarla birlikte bu durumu kınayarak, kamuoyunu bilgilendirmenin önemli olduğunu ifade etti.
Bu bağlamda Ekrem İmamoğlu hakkında başlatılan soruşturmanın, muhalefetin medyada ve toplumda görünürlüğünü azaltmak amacıyla gerçekleştirildiğine dair söylemler arttı. CHP, bu kayyum atamalarının, siyasi bir mücadele aracı olarak kullanıldığını iddia etti. İmamoğlu’nun destekçileri ve parti üyeleri, bu durumun demokrasinin temel ilkelerine aykırı olduğunu dile getirerek, adil bir seçim ortamında bulunmadıklarını ifade ediyorlar. Siyasi krizlerin arttığı bir ortamda, bu tür hamlelerin toplumda büyük yankı bulabileceği düşünülüyor.
