Çeşme’de Bulunan Ilıca Plajı: Dünyanın En Güzel Plajlarından Biri
Çeşme’nin Ilıca plajı, enfes bembeyaz ve ince kumuyla tanınan, dünyanın en özel plajlarından biri olarak biliniyor. Ancak bu güzellik, ‘idi’ demek daha doğru; çünkü o muhteşem kum artık gün geçtikçe kayboluyor. Peki, bu kumlar kimin tarafından çalınıyor? İsim vermekten kaçınarak cevap verecek olursak, yakınlardaki işletmeler, tadilat ve temizlik bahanesiyle yüzeydeki kumu traşlayanlar ve kendi plajlarına kum taşıyan işletmeciler öne çıkıyor. Bembeyaz kumsalın yarısı maalesef kahverengiye dönüşmüş durumda. Bu durum sadece Ilıca plajı için geçerli değil; Çiftlikköy de bu kum kaybının mağdurlarından biri.
Halk olarak “yediğimiz kaba pisleme” konusunda maalesef birinciyiz. Gelecek kuşaklara bu güzel plajları sadece fotoğraflarda bırakacağız; çünkü Çeşme’deki bembeyaz kumlar, bazıları için bir ‘kum kapmaca oyunu’nun nesnesi haline gelmiş. Diğer ülkelerde ise plajlarını koruma amacıyla ciddi önlemler alındığını görüyoruz.
İspanya: Plaj Kumlarına DNA Testi!
İspanya’nın bazı bölgelerinde, plaj kumlarının çalınmasını önlemek adına, plaj kumlarının DNA’sı kaydediliyor. Yani, kumumuzu çaldığınızda, elinizdeki kumun Ilıca’dan olduğunu kanıtlamak mümkün. Bu durumda “rüzgar savurdu” gibi bahanelerin işe yaramayacağını belirtmekte fayda var.
Hawaii: Kum Çalana 100 Bin Dolar Ceza
Hawaii’de, plajlardan kum, taş, çakıl ve hatta tek bir kum tanesi bile almanın cezası tamı tamına 100 bin Dolar! Bu durumda, hatıra olarak bir avuç kum almak isteyen turistler, havaalanında yakalandıklarında oldukça ağır bir ceza ile karşı karşıya kalıyor. Ülkemizde ise “bir kamyon yumurta alsam kim anlar?” düşüncesiyle hareket edenler var ve bu rahatlık, denetim eksikliğinden kaynaklanıyor. Kum çalanlara daha caydırıcı cezalar verilmeli, böylece onların “biz senden alacağımız parayla kumdan bir kale yapabileceğiz” söylemi de gerçeğe dönüşebilir.
İtalya: Plaj Kumu Çipli Flaş!
İtalya’nın Sardunya adasında, bazı plajlar özel işaretleme ile korunuyor. Kum çalındığında, hangi plajdan geldiğinin tespiti sağlanıyor. Özetle, dünya genelindeki plajları korumak için teknolojiden ve yenilikçi yöntemlerden yararlanılıyor. Diğer taraftan, bizlerdeki ‘kim görecek ki?’ anlayışı, kumları kepçeyle traşlamadan farksız. Eğer birlikte düşündüğümüzde, İzmir’in en güzel zamanlarını gören son nesil bizleriz.
Çeşme plajlarına köpek girmesi yasak değildi ama o günlerdeki kumlar da bembeyazdı. Plajın girişi, cüzi bir ücretle gerçekleşiyordu; ancak kimse ardında çöp bırakmaya cesaret edemiyordu. O zamanlarda gözümüz gibi baktığımız plajlar, bugün kötü işletme ve müteahhitlerin etkisi altında varlığını sürdürebiliyor. Dolayısıyla, bizlerin de bu güzellikleri koruma ve sahiplenme sorumluluğunun farkında olmamız gerekiyor.