Batuhan KAYA/Agora Gündem- İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen İzmir Depremi sonrası yıkılan binalara dair davaların sürdüğünü belirterek, depremin yıl dönümünde Baro Bahçe’de bir basın toplantısı düzenledi. Yılmaz, Türkiye’nin artık hukukun üstünlüğüne sahip bir devlet olmadığını dile getirirken, Rıza Bey Apartmanı ile ilgili devam eden yargılama sürecine eleştiriler yöneltti. Yılmaz, Rıza Bey Apartmanı’nın güçlendirilmesinin hukuka uygunluğunun sorulmasının belediyeye yönlendirildiğini, ancak belediyede görevli kamu personelinin aynı davada sanık olduğunu vurgulayarak, “Sanığa bu şekilde bir soru yöneltmek kadar anormal bir tutumu kabul edemeyiz” ifadelerini kullandı.
Tüm dava süreçleri devam ediyor
Yılmaz, devam etmekte olan hukuk süreçlerinde mahkemenin, kamu görevlileri hakkında süren yargılamada bir skandala imza atarak belediyeden görüş almakta olduğunu ifade etti. “Dört yıl önce, İzmir’de 6.6 büyüklüğünde bir sarsıntı meydana geldi. Bu depremde 117 vatandaşımız yaşamını yitirdi, aralarında üç meslektaşımız da vardı. Hayatını kaybedenleri saygıyla anıyorum. Son dört yılda neler yaşandığını izlemeye devam ediyoruz; hem ceza yargılamaları hem de hukuk davaları bakımından. Yeni Yargıtay’da onaylanan bir dosya var, bunun dışında tüm yargılamalar sürmekte. Rıza Apartmanı’ndaki uygulamaların ne denli hukuksuz olduğunu görüyoruz; güçlendirmenin hukuka uygun olup olmadığını belediyeden sordular. O belediyenin kamu görevlileri aynı davada yargılanıyor. Sanığına bunu sormak kadar çelişkili bir yaklaşımı kabul edemeyiz” şeklinde konuştu.
40 milyar TL nereye gitti?
Bütçeye kaynak oluşturmak amacıyla imar affının çıkarıldığını, bu aflarla 40 milyar TL’nin tahsil edildiğini ancak bu paranın nereye gittiğinin belirsiz olduğunu ifade eden Yılmaz, şu sözleri kaydetti:
“Kamuya ait binalara ve iş yerlerine yağmalama yerine farklı eklemelerle tamamlanmış yapılara yapı kayıt belgesi verilmesi sonucunda can kayıpları artmıştır. Üç kez imar affı düzenlemesi yapıldı, deprem dayanıklılığı taşımayan bu yapılar için belge vererek onları mezarlık haline getirdiler, bunu da şenliklerle duyurdular. Tüm bunlar bütçeye gelir sağlamak için gerçekleştirildi; elde edilen 40 milyar TL’nin nereye gittiği belirsiz, depremde evleri yıkılan vatandaşlara da hiçbir destek sağlanmadı. Depremleri kader, iş cinayetlerini ise olayın doğasında var gibi gören bir anlayış hâkim olmaya devam ediyor” diye belirtti.
Türkiye artık hukuk devleti değil
Yılmaz, sözlerini şöyle bitirdi:
“Bu ülkede ne can güvenliği ne de hukukun güvenliği kalmıştır. Türkiye, artık bir hukuk devleti olma niteliğini kaybetmiştir. Bugün yaşananların sonucu budur; 101. yılını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti geleceğe dair umutlarımızı yitirmeden, yeniden hukukun üstünlüğünü savunmak için mücadele etmeliyiz”