North Dakota’da bir jüri, 2016-2017’de gerçekleştirilen “Standing Rock” protestolarındaki rolü nedeniyle çevre örgütü Greenpeace hakkında aldığı kararı açıkladı. Bu protestolar, petrol boru hattının içme suyu kaynaklarının yakınlarından geçmesini engellemeye yönelikti. Projenin sahibi olan Energy Transfer şirketi, Greenpeace’i “iftira, tahribat ve mal hasarından” sorumlu tutarak, 660 milyon doların üzerinde tazminat talep etmişti. Jüri, bu talebi kabul ederek Greenpeace’in tazminat ödemesine hükmetti.
Energy Transfer şirketi, alınan kararı “zafer” olarak tanımlarken, Greenpeace ise kararın aleyhlerine olduğunu belirterek, itiraz edeceklerini ve mücadelelerinin sona ermediğini vurguladı. Bu durum, çevre aktivistleri ve yerli topluluklar için önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. North Dakota’daki bu proje, yaklaşık 3 milyar 700 milyon dolar harcanarak hayata geçirilmeye çalışıyor ve endüstrileşmiş eyaletlerde üretim ile istihdama olumlu etkide bulunması bekleniyor.
Ancak, boru hattının inşası, Kızılderili kabilelerin yaşam alanlarını, temiz su kaynaklarını ve atalarının mezarlarını tehdit ettiği gerekçesiyle yoğun bir muhalefetle karşılaştı. Yerliler, boru hattının taşınan petrolün sızması ihtimalinin Missouri Nehri’nin su kaynaklarını kullanan bölge halkının ve milyonlarca Amerikalının hayatını tehlikeye sokabileceğini ifade ediyorlar. Bu sebeplerle, “Standing Rock” protestoları geniş bir destek bulmuş ve büyük bir direnişe dönüşmüştü.
ABD Başkanı Donald Trump, göreve başladığı ilk döneminde bu boru hattı için başkanlık kararnamesi imzalayarak projeye yönelik engelleri kaldırmıştı. Trump’ın yönetimi, enerji projelerini desteklemeyi temel bir politika haline getirirken, çevre aktivistlerinin ve yerli toplulukların tepkisini de göz ardı etmedi. Bu süreç, enerji politikaları ile çevresel koruma arasında süregelen çatışmanın bir örneği olarak dikkat çekiyor.
Greenpeace’in kaybettiği davanın ardından, çevreci hareketlerin bu tür büyük projelere karşı çıkışları ve etkileri üzerine yeni tartışmaların alevlenmesi bekleniyor. Aktivist gruplar, bu tür davaların, çevre koruma ile ekonomik kalkınma gerekliliği arasında bir denge bulma çabalarının önemini ve zorluklarını ön plana çıkaracağını düşünüyorlar.