1. Haberler
  2. SİYASET
  3. Gençlerle Büyükler Arasındaki Anlaşmazlıklar

Gençlerle Büyükler Arasındaki Anlaşmazlıklar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Aynı çatı altında yaşayan, aynı dili konuşan kuşaklar arasında derin bir anlayış farklılığı var. Gençler ve büyükler arasındaki kuşak farkı, sadece yaş ya da teknolojiden kaynaklanmıyor. Bu durum, aynı zamanda farklı “anlama biçimleri” ile de alakalı. Örneğin, bir genç “yalnızım” dediğinde, büyükler bunu genellikle “arkadaş çevresi dar” şeklinde değerlendirirken, genç için bu kelime, içinde bulunduğu derin boşluğu, anlaşılmama hissini ya da etrafında onlarca insan olmasına rağmen kimseye içini açamamanın çaresizliğini ifade ediyor olabilir. Bu gibi nüanslar, iletişimde büyük bir boşluk yaratıyor.

Bir genç “sıkılıyorum” ifadesini kullandığında büyüklerin çoğu, “şükretmeyi öğren” demekle yetiniyor. Ancak, bu sıkılma durumu, aslında çok daha derin bir anlam taşıyor olabilir; belki de gencin hissettiği, amaçsızlık, tükenmişlik veya dünyaya yetişememe duygusudur. Sorunun temelinde yatan şu: Gençler hislerini kendi dillerinde ifade ediyor, fakat büyükler eski kalıplarla dinliyor. Bu durum, iki taraf arasında bir kopukluk yaratmakta.

Gençlerin ifade biçimleri de artık değişti. Bir genç, hislerini bir şarkının sözleriyle iletiyor, bazen bir video ile duygularını yansıtırken, bazen de sessizleşerek iç dünyasını dile getiriyor. Fakat bu yeni iletişim tarzı, genellikle “anlamsız” olarak değerlendiriliyor. “Çok içine kapanık”, “telefon elinden düşmüyor”, “kendini ifade etmiyor” gibi etiketlerle damgalanıyor. Oysa, bu sessiz kalış, belki de gençlerin içlerinde yaşadıkları fırtınaları ifade etmenin en sessiz yoludur.

Büyüklerin bu noktada yapması gereken, yalnızca dinlemek değil, anlayışla yaklaşmaktır. Yargılamadan, kıyaslamadan ve hemen çözüm bulma çabası göstermeden, gençlerin duygularını anlamaya çalışarak dinlemeleri gerekir. Gençlerin çoğu, nasihat değil, anlayış ve empati istiyor. Onlar, hazır çözümlerle değil, içten bir sevgi ile büyümek arayışındalar.

“Bizim zamanımızda…” diye başlayan cümlelerle ve gençlerin “beni bir dinle artık” çığlıkları ile iki grup arasında bir uçurum oluşmuş durumda. Ancak bu uçurumu kapatmak sanıldığı kadar zor olmayabilir. Biraz sabır, içtenlik ve gerçekten anlama isteği ile bu mesafe daraltılabilir. Gençler hata yapmayı, denemeyi ve düşmeyi, ardından kendi güçleriyle kalkmayı istiyor. Büyüklerin görevi ise, onları düşmekten korumak değil; düştüklerinde yanlarında olabilmektir.

Gencin kendini ifade etmesinin önemi büyük. Onlar artık yalnızca “duyuluyor” değil, “önemseniyor” hissetmek istiyorlar. Gençlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey, saygıyla dinlenen bir sessizliktir; bu sessizlikte onların hayatları ve hikayeleri saklı olabilir. Bu noktada, bizlerin de o ömrün şahitliğini yapma seçeneğimiz var. Ya o mesafeyi koruyup gidebiliriz ya da anlamaya çalışarak, o boşluğu doldurabiliriz.

Gençlerle Büyükler Arasındaki Anlaşmazlıklar
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Agora Gündem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!