1. Haberler
  2. SPOR
  3. Gençlerde Artan Şiddet: Linç Kültürü Tehlikesi

Gençlerde Artan Şiddet: Linç Kültürü Tehlikesi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sosyal Medyada Şiddet ve Linç Kültürü

Günümüzde genç kızların, sosyal medya platformlarında arkadaşlarına karşı uyguladığı şiddet olayları artış göstermekte. Özellikle bir genç kızın neredeyse en yakın arkadaşını 55 yerinden bıçaklaması gibi dehşet verici olaylar, toplumda ciddi bir rahatsızlık yaratıyor. Bunun yanı sıra, toplumda genel olarak artan şiddet olayları dikkat çekiyor. Düğünlerde halay başı için insanlar birbirleriyle kavga ediyor, bıçakla ya da silahla saldırılar gerçekleşiyor. 2024 yılında, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, toplamda 394 kadın cinayete kurban giderken, 259 kadının ölümü şüpheli olarak kaydedilmiştir. Kadınların yüzde 57’si kendi evlerinde, en güvenli alanları olması gereken yerlerde hayatını kaybetmiştir.

Öldürme vakaları geçmişte daha çok gazetelerde yer alırken, artık bu tür olayların sosyal medya üzerinden paylaşıldığı bir dönemdeyiz. İnsanlar, bu platformları rakiplerine, ünlülere ya da kendilerine karşı olanlara karşı silah olarak kullanmaya başladılar. Ayrıca, bazı gazetecilerin ve yazarların sahte haberlerle dikkat çekmek için bu platformları kullanması, “linç kültürü” kavramını gündeme getirdi. Bu durum, toplumda farklı bir kültürel yapının ortaya çıkmasına sebep oldu.

Sosyal Psikolojik Açıdan Linç Kültürü üzerine yapılan bir araştırmada, linç kültürünün bazı sosyal psikolojik etmenleri; kitle psikolojisi, insandışılaştırma, anonimlik, kimliği yitirme gibi unsurlarla ilişkilendirilmektedir. Bu bağlamda, kültürel düzeyi düşük bireylerin sosyal medyada her şeye müdahil olmaları ve insan değerlerinin kaybı, bu olguyu daha da derinleştiriyor. Bu tür bir yabancılaşma, bireyleri karşıtlarına karşı şiddete itiyor.

Özellikle Şair Metin Altıok’un 17 Mayıs 1993’te “İnsanın Kirlenmesi” başlıklı yazısında bahsettiği gibi, insanın öz değerlerine olan yabancılaşmasının büyük bir sorun teşkil ettiği vurgulanmaktadır. Altıok’a göre, bireylere düşen yüklerin yanında toplumsal bir düzenin de kirliliği, insanları daha fazla kirletmekte ve bu durumu daha da zorlaştırmaktadır. Sonuç olarak, bireyler karnını doyuramaz hale geldiklerinde, paraya ve sahtekârlığa yönelmekten başka bir seçenekleri kalmamaktadır.

Linç kültürünün etkileri, genç yaşlara kadar inmiştir. Örneğin, Kadıköy’de 14 yaşındaki bir çocuğun, kendisinden daha yakışıklı olduğu düşünülen birine bıçakla saldırması, bu durumu somut bir örnek olarak gösteriyor. Televizyon dizilerindeki şiddet sahneleri, gençlerin bilinçaltında bu tür davranışları normalleştirmekte ve tehlikeli bir şekilde şiddeti ödüllendirmektedir. Bunun yanı sıra, anne ve büyükannelerini öldüren çocuk haberleri, toplumun geleneksel değerlerinin büyük bir tehdit altında olduğunu ortaya koymaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2019 yılında 5-17 yaş arası çocuk işçi sayısı 720 bin olarak kaydedilmiştir. 2025 yılının Ocak ve Şubat aylarında ise işçi cinayetleri, diğer bir deyişle işçi katliamları 299 kişi olarak rapor edilmiştir. Bu durum, çocukların yaşamlarının ne denli zor olduğunun bir başka göstergesidir.

Linç kültürü ile mücadele etmenin yolu, insan sevgisine dayalı bir nesil yetiştirmekten geçmektedir. Bektaşi ve Mevlevi öğretilerinde olduğu gibi, karakterli ve empati kurabilen bireylerin toplumsal hayatın içinde yer alması, bu kötü döngüyü kırmak için bir seçenek sunmaktadır. Not olarak, 9 Eylül Gazetesi’nin 16 Nisan 2025 tarihli sayısında

Gençlerde Artan Şiddet: Linç Kültürü Tehlikesi
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Agora Gündem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!