1. Haberler
  2. MAGAZİN
  3. Geçim Derdi: Sokakların Haykırışı

Geçim Derdi: Sokakların Haykırışı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ekonominin Gerçek Yüzü: Sokaktaki İnsan

Bir sabah uyandığınızda, telefonunuza dokunmadan sokağa çıkmayı deneyin. Bir çay ocağında oturun, pazardaki tezgahları gezin, bakkalda sıraya girin, minibüse binin… Kısa bir süre içinde durumu hissedeceksiniz: Şehirde herkes geçim derdini konuşuyor. Her cümlede “geçim” kelimesi, her bakışta “dert” ve her sohbetin merkezinde “ekonomi kaygısı” var. Bu, geçici bir kriz olmaktan çıkıp, yaşam biçimi haline dönüşmüş bir sıkıntıdır.

Ekonomi uzmanlarının televizyon ekranlarında çizdiği grafikler ve büyüme rakamları halkın pek ilgisini çekmiyor. Çünkü insanlar için ekonomi, buzdolabında ne olduğunu kontrol etmek, akşama ne pişirileceğine karar vermek ve çocuklarına okul ayakkabısı alıp almayacaklarına karar vermekle ilgili. Market raflarında gezinirken finansal hesaplamalar yapan annelerin yaratıcı zihinleri, evin masraf listelerini sürekli güncelliyor. İşte gerçek yaşamın tabloyu budur.

Asgari ücret bile daha hesaba yatmadan erirken, emeklilerin hayatta kalması için ayın ortasına ulaşabilmeleri mucize haline gelmiştir. Gençler, gelecekle ilgili hayal kurmayı bırakacak kadar bugünkü ekonomik zorluklarla boğuşuyorlar. “Bir et alalım, dışarı çıkalım ya da bir tatil yapalım” gibi sıradan niyetler artık pek de ulaşılabilir görünüyor. Bu durum gerçekten üzücü.

Asıl rahatsız edici olan durum ise, insanların sıkıntıda olması fakat çözüm önerilerinin neredeyse hiçbirinin elle tutulur olmamasıdır. Herkes birbiriyle şu soruyu soruyor: “Bu yük daha ne kadar taşınacak?”

Unutulmamalıdır ki ekonomi sadece rakamlarla tarif edilemez. Pazara gidenlerin boş kalan fileleri veya markette fiyat etiketlerini dikkatle inceleyen insanların bakışlarıyla anlaşılır. Doğum günü pastası alamayan bir babanın ve akşam evde lambayı açmaktan korkan emeklinin hikayeleriyle öne çıkar. Rakamlar değil, bu sesler ekonominin gerçek dilidir. Bu sesleri duymayanlar ne yazık ki çözümün parçası olamazlar.

Artık yukarıdan bakan bir anlayıştan vazgeçmek zorundayız. Gerçek tabloyla yüzleşmeden hiçbir şey düzelmeyecek. Gelir adaleti sağlanmadan ve alın teriyle geçinenlerin yükü hafifletilmeden bu ülkenin huzuru sağlanamaz. Milyon dolarlık projelerin kimin işine yaradığını sorgulamak gerekli, eğer komşumuz akşam yemeği yapacak bir şey bulamıyorsa. Kim mutlu oluyor bu başarılardan, eğer bir yaşlı vatandaş battaniye ile ısınıyorsa?

Kalplerde yatan gerçeği net bir şekilde ifade etmek gerekir: Bir ülkede ekonomi büyürken halk küçülüyorsa, o büyüme sadece kâğıt üstündedir. Bugünden itibaren sormamız gereken soru şu: Gerçekten ekonominin merkezine insanı mı yerleştiriyoruz, yoksa sadece rakamların peşinden mi koşuyoruz?

Bu nedenle yazıyorum. Çünkü halkın sesi duyulmalıdır. İzmir’de dolaşırken herkesin kalbinden geçen şu cümleyi duyuyorum: “Geçinmek artık geçinememek demek.” Unutmayın ki bir ülkenin gerçek sesi, sokaktaki insanın fısıltısında gizlidir. O sesi duymadan yapılan her plan eksik, her çözüm yarım kalır.

Kadir Barış
Yönetim Kurulu Başkanı
İzmir’de Son Dakika

Geçim Derdi: Sokakların Haykırışı
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Agora Gündem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!