Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) üye emekliler, emekli maaşlarına yapılan yetersiz zamları protesto etmek amacıyla Karşıyaka Çarşı’da bir araya geldi. Protesto etkinliği, TİP’li emekliler adına yapılan bir basın açıklamasıyla başladı. Basın açıklamasını Bilgehan Oğuz okudu ve açıklamasında emeklilerin yaşam standartlarının açlık sınırının altında olduğunu vurguladı. Oğuz, artan hayat pahalılığına dikkat çekerek, emekli maaşlarının en düşük seviyesinin belirleneceği bir taban ücret talep ettiklerini dile getirdi. Açıklamada yer alan ifadeler arasında, “Ülkemizde emekliler yıllardır birikmiş hak kayıplarının ve yoksullaştırıcı politikaların ağır yükü altında eziliyor. Hayatını alın teriyle kazanan bir zamanlar bu ülkenin üretim gücünü sırtlayan bugünün emeklileri, iktidarların rant odaklı politikaları sonucunda yaşamlarının en hassas dönemlerinde ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmıştır” ifadeleri öne çıktı.
“Emekliler sefalet içinde”
Basın açıklamasında emekliliğin haktan ziyade lütuf olarak görülmeye başlandığına dikkat çekildi. Oğuz, “Bugün Türkiye’de 16 milyonun üzerinde emekli var. Hayatlarının büyük kısmını emeklerini satarak geçiren bu 16 milyon insan gerçek bir sefalet içinde yaşıyorlar. Oysa AKP iktidarının temsilcileri utanmadan emeklilere nasıl güzel bir yaşam sunduklarını anlatıyorlar” dedi. Oğuz, ayrıca, “12 bin 500 TL” gibi bir maaşla geçinmenin mümkün olup olmadığını sorgularken, bu durumda milletvekili, bakan ve Cumhurbaşkanı maaşlarına da dikkat çekerek, bu oranların haksız kazanç oluşturduğunu ifade etti.
“Emeklilik haktan ziyade bir lütuf gibi”
Emeklilik, günümüzde bir haktan çok lütuf gibi sunulmaya başlandığını söyleyen Bilgehan Oğuz, sosyal güvenlik sisteminin sermayenin çıkarlarına hizmet eden bir ticaret aracı haline geldiğini belirtti. AKP’nin “Sosyal Güvenlik Reformu” adı altında yürüttüğü dönüşüm, emeklilerin primleriyle oluşturulan kamu kaynaklarını özel sektöre devretmiştir. Bireysel emeklilik sisteminin getirdiği ekonomik riskler bağlamında, emekliler yaşlılık dönemlerinde sosyal risklere karşı korunamamakta ve özel sektörün “kârlı bir yatırım alanı” haline getirilmiştir.
Açıklamanın ilerleyen kısımlarında, emeklilerin sorunlarının yalnızca maaş zammıyla çözülemeyeceği vurgulanarak, “Emekli maaşlarının bağlanma oranları sürekli değiştirilmiş, aylık bağlama oranları düşürülmüş ve maaşlar altı ayda bir yapılan göstermelik artışlara mahkûm edilmiştir. Emeklilik maaşları, enflasyon karşısında erimeye devam ederken, yapılan seyyanen artışlar sadece açlık sınırının altında bir eşitlenmeyi sağlamıştır” denildi. Örneklendirme olarak, 2002 yılında en düşük emekli aylığının 216 TL olduğu, bu paranın o dönemde 9 çeyrek altın alabileceği, bugünkü 12 bin 500 TL’nin ise ancak 2 çeyrek altın alabileceği belirtildi. Bu durum, emeklilerin yoksullaşma oranının ne kadar arttığını göstermektedir.