Diyabet hastalığı, günümüzde dünya genelinde ciddi sağlık sorunları arasında yer almakta ve ilerleyen dönemlerde ampütasyon ile sonuçlanabilen ayak ve bacak damar tıkanıklığına neden olabilmektedir. Bu tür sorunların tedavisinde uygulanan girişimsel radyoloji yöntemi olan “anjiyografi”, açık cerrahiye başvurmadan ağrısız bir şekilde çözüm sunmakta olduğu belirtilmektedir.
Bu konuyla ilgili olarak Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) tarafından düzenlenen 2025 Yıllık Kongre Türk Girişimsel Radyoloji Derneği ve EVIS Uluslararası Ortak Kongresi, 2025 yılında Antalya’nın Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde gerçekleşmektedir. Bu kongrede birçok ulusal ve uluslararası bilim insanı bir araya gelerek diyabetik ayak, varis, prostat ve diz ağrıları gibi çeşitli sağlık sorunları için yenilikçi girişimsel radyoloji yöntemlerini ve yeni teknolojileri masaya yatırmaktadır.
TGRD Başkanı Prof. Dr. Levent Oğuzkurt, basın toplantısında girişimsel radyolojinin, görüntüleme teknikleri eşliğinde gerçekleştirilen tanı ve tedavi uygulamaları olduğunu ve bu alandaki gelişmeler sayesinde pek çok hastalığın daha konforlu bir şekilde tespit edilebildiğini vurguladı. Oğuzkurt, kişiye özel anestezi uygulamaları ile vücutta yapılan küçük kesilerle hastaların herhangi bir acı ve ağrı hissetmeden uygun tedavi yöntemlerine ulaşabileceklerini belirtti. Bu uygulamalardan birinin, diyabete bağlı gelişen “diyabetik ayak” olduğu ifade edildi.
“Türkiye’de Yetişkin Her 100 Kişiden 15’inde Diyabet Var”
Prof. Dr. Oğuzkurt, dünya genelinde yaklaşık 550 milyon diyabet hastası olduğunu ve bu sayının 2030’da 643 milyona, 2070’te yerel de 783 milyona ulaşmasının öngörüldüğünü belirtti. Türkiye’deki diyabet sıklığına da dikkat çekerek, Avrupa ortalamasının çok üzerinde olduğunu ve Türkiye’deki yetişkin nüfusun her 100 kişisinden 15’inin diyabet hastası olduğunu ifade etti.
Ayrıca, her yıl 18,6 milyon diyabetli hastada ayak yarası görüldüğünü ve diyabetik ayak yarasının, diyabet hastalarında ayağın herhangi bir bölgesinde oluşan yaralar olarak tanımlandığını aktardı. Diyabetik ayak yarası olan hastaların %20’sinin küçük ya da büyük bacak ampütasyonuna ihtiyaç duyabilmekte olduğunu dile getirdi. Oğuzkurt, söz konusu yaraların iyileşmesi için gereken kan akımının engellenmesinin damar tıkanıklığı sebebiyle olduğunu ve bu durumun bireylerde tedavi yöntemlerinin genellikle başarısızlıkla sonuçlandığını ifade etti.
Bununla birlikte, bacak damar tıkanıklığı tespit edildiğinde ilk adımın bacak damarlarının açılması olduğunu belirten Oğuzkurt, bu açmanın anjiyografi ya da cerrahi yöntemlerle yapılabileceğini aktardı. Anjiyografinin ise kolaylığı, yüksek başarı oranı ve tekrarlanabilirliği ile daha fazla tercih edildiğini vurgulayarak, bu yöntemle ayak yaralarının iyileşmesinin mümkün olduğunu ve bacak ampütasyonlarını önleyip hastaların yaşam sürelerini uzatabileceğini ifade etti.
“Açık Cerrahi Yerine Minimal İnvaziv Yöntemler”
ABD’de Rush Üniversitesi Girişimsel Radyoloji Ana Bilim Dalı’nın Başkanı olan Prof. Dr. Bülent Arslan, girişimsel radyolojinin teknik olarak ABD’de başlamış olsa da dünya genelinde hızla gelişmekte olduğunu belirtti. Tekniğin özellikle 2000’li yıllarda büyük bir ilerleme kaydettiğini ifade ederek, “Eskiden açık cerrahi ile yapılan birçok işlem, artık ABD’de floroskopi, ultrason ve BT rehberliğinde minimal invaziv yöntemlerle gerçekleştirilmektedir,” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Arslan, bu hızlı gelişimin sonucunda ABD’de girişimsel radyoloji eğit