Türkiye’nin deniz yetki alanlarının harita üzerinde resmiyet kazanması sürecini değerlendirmek amacıyla Milli İstihbarat Akademisi tarafından “Deniz Mekansal Planlaması Haritası: Hukuki Niteliği, Sonuçları, Geleceği” başlıklı bir panel düzenlendi. Bu panelde moderatörlük görevini üstlenen Dr. Fethullah Bayraktar, Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, Prof. Dr. Yücel Acer ve DEHUKAM Müdürü Dr. Mustafa Başkara gibi önemli isimler konuşmalarını gerçekleştirdi. Panelin temel temasını ise Türkiye’nin Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’deki haklarının uluslararası hukuk çerçevesinde tescil edilme hedefi oluşturdu.
AB’nin tek taraflı adımları eleştirildi
Açılış konuşmasını yapan Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, deniz mekansal planlamasının Türkiye’nin denizlerdeki hak ve çıkarlarını koruma açısından son derece önemli olduğunu vurguladı. Köse, Kasım 2024’te Avrupa Birliği Komisyonu tarafından yayınlanan ve Türkiye’nin egemenlik alanlarını yok sayan Deniz Mekansal Planlama Haritası’na işaret ederek, Türkiye’nin bu haritayı “yok hükmünde” ilan ettiğini hatırlattı. Ayrıca, Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin maksimalist taleplerinin Avrupa Birliği tarafından desteklenmesi, bölgedeki çözüm sürecini zorlaştıran bir durum olarak dikkat çekti.
Türkiye’nin deniz stratejisi somutlaşıyor
Prof. Dr. Talha Köse, Türkiye’nin kendi vizyonunu yansıtan bir Deniz Mekansal Planlama Haritası’nın Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde kabul edilme aşamasına geldiğinin müjdesini verdi. Köse, bu haritanın Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’deki Türkiye’nin ilkesel söylemlerini somut bir çerçeveye oturttuğunu belirterek, “Deniz Mekansal Planlaması Haritası, Türkiye’nin denizlerdeki hak ve çıkarlarının tescili yolunda kritik bir aşamadır” şeklinde konuştu. Haritanın, balıkçılık, enerji, ulaşım ve çevre koruma gibi çeşitli faaliyetleri uyumlu bir şekilde yönetmeyi hedeflediğini ifade etti.
Uluslararası hukuk ve diyalog vurgusu
Köse, Türkiye’nin deniz yetki alanlarındaki ihtilafları uluslararası hukuk ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde çözmek konusundaki kararlılığını vurguladı. Yunanistan’ın Ege ve Doğu Akdeniz’deki Deniz Mekansal Planlama bölgelerinin Türkiye’nin kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge alanlarıyla çakıştığını belirten Köse, bu tek taraflı adımların kabul edilemez olduğunu ifade etti. Ayrıca, Avrupa Birliği’nin tarafsız bir arabulucu yerine taraflı bir aktörlük rolü üstlenmesinin sorunun çözümünü daha da zorlaştırdığına dikkat çekti.
Bu panel, Türkiye’nin deniz stratejisinin uluslararası platformda nasıl şekillendiğine ve uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye’nin haklarının korunmasına yönelik atılan adımlara dair önemli bilgiler sundu. Katılımcılar, Türkiye’nin deniz mekansal planlaması konusunda attığı adımların, sadece ülke içindeki değil, aynı zamanda uluslararası boyuttaki etkilerini de tartışma fırsatı buldu.
Kaynak: İHA