İzmir’in Konak ilçesine bağlı Umurbey Mahallesi sınırlarında bulunan Darağacı, tarihi boyunca un fabrikalarının, işçi sınıfının ve Rum komşuluk ilişkilerinin merkezi olmuştur. Bugünkü durumda, emekliler, göçmenler, sanatçılar ve zanaatkârlar bu sokaklarda bir arada yaşamaktadır.
Araştırmalara göre, “Darağacı” kelimesi tarihî metinlerde “idam sehpası” anlamına gelmektedir. Osmanın dönemine dayanan bu isimlendirme, semtte gerçekleştirilen idamlarla ilişkilendirilmiştir. Anlatılanlara göre, bu bölgede ağaçlar altında infazlar yapılmış ve semtin isminin buradan geldiği düşünülmektedir.
Bir mahalle sakini olan Fatma Kaçaro, “Alsancak İlkokulu’nda okudum. Bugünkü Alsancak Stadı ve güzel sanatlar fakültesi olarak kullanılan bildiğim binaların olduğu alanda bir Ortodoks mezarlığı vardı. Okuluma, o mezarlığın ve sahanın önünden geçerek giderdim. Okulun Rumlardan kalma güzel bir binası vardı ancak yıkıldı; mezarlığı da kaldırdılar. Dedem ise uzun yıllar önce bu mezarlık bölgesindeki ağaçlarda insanların idam edildiğini anlatırdı. O ağaçlarda idam ipleri gördüğünü ifade ederdi.” şeklinde konuşmaktadır.
Sanayiyle Büyüdü, Alın Teriyle Yoğruldu
19. yüzyılda, İzmir Rıhtımı’na yakınlığı ile sanayi merkezi haline gelen Darağacı’nda öncelikle un değirmenleri kurulmuştur. Ardından Havagazı, Şark Sanayi, Gomel Yağ ve Sümerbank gibi fabrikalar faaliyete geçmiştir. Bu fabrikaların kurulmasında Rum ve Yahudi tüccarların yanı sıra Levanten bir yapılanmanın etkisi büyüktür.
Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine kadar olan süreçte, 1867 yılında Havagazı Fabrikası’nın, 1892 ve 1895 yıllarında un fabrikalarının, 1895 yılında Şark Sanayi Kumpanyası’nın, 1918’den önce kiremit fabrikasının, 1920’den önce Tariş Alkol Fabrikası’nın, 1928’de Gomel Yağ Fabrikası’nın ve 1953’te Sümerbank Basma Sanayi’nin açılmasının ardından bölge önemli bir ticaret ve üretim merkezi haline gelmiştir.
Söz konusu yer, Ege adalarından göç eden Rumlar tarafından iş gücü ile şekillendirilmiş ve semt işçi sınıfının emekleriyle büyümüştür. 1950’li yıllarda bu alanda büyüyen Kaçaro, birçok Rum komşusunun bulunduğunu ve çocukluğunda Antonia ile Despina gibi isimlerle komşu olduklarını ifade etmektedir. Bugün ise Darağacı’nda sadece iki Rum evi kalmış durumdadır. Bu evlerden birinde yaşayan 78 yaşındaki Zeycan Hanım, oturduğu evi yıllar önce Rum Elena Hanım’dan satın aldığını belirtmektedir. Elena Hanım’ın ektiği bir hurma ağacı, bu evin önünde meyve vermektedir.
Sanat Kolektifi Mahalleye Yeni Bir Soluk Getirdi
2016 yılından itibaren, sanatçılar Darağacı’na yerleşmeye başlamışlardır. Oluşturdukları Darağaç Kolektifi isimli topluluk sayesinde semtin görünümü değişmiştir. Sanatçılar, atölyelerini ve sergi alanlarını, mahalledeki terkedilmiş ev