Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, sosyal medya üzerinden İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yaptığı son açıklamalara yanıt verdi. Bu paylaşımında, kamu düzeni ve bireysel özgürlükler arasındaki anayasal dengeye dikkat çektiğini belirtti. Yerlikaya’nın dile getirdiği güvenlik söylemlerinin, özgürlükleri baskı altına alarak sorunları daha da derinleştirebileceği eleştirisini öne çıkarttı.
CHP’li Bakan’dan Yerlikaya’ya sert yanıt: Güvenlik söylemiyle özgürlükleri bastırmak sorunları derinleştirir!
Bakan, yaptığı paylaşımda İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın açıklamalarının sadece bir hamaset içerdiğini ve bunun kamu düzeni ile vatandaş hakları arasındaki anayasal dengeyi bozduğunu ifade etti. Barışçıl protesto hakkını kullanan bireylerin ‘terör’ ile ilişkilendirilmesi ve gençlerin ‘karanlık planların figüranı’ gibi gösterilmesi konularına dikkat çekerek, bu tür söylemleri hukukun üstünlüğü açısından kabul edilemez olarak değerlendirdi. Ayrıca, Bakan, Yerlikaya’ya şu sözlerle seslendi: “Sayın Ali Yerlikaya, İçişleri Bakanı olarak göreviniz, kamu düzeni ile vatandaşın temel hak ve özgürlükleri arasında anayasal bir denge kurmaktır. Ancak hamasetin ötesine geçmeyen son açıklamalarınız bu dengenin tek taraflı bir güvenlikçi anlayışa kaydığını ve hak arayan yurttaşların hedefe konulduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Barışçıl protesto hakkını kullananları ‘terör’ ile yan yana getirmek, gençleri ‘karanlık planların figüranı’ gibi göstermek, demokratik hukuk devletinde kabul edilemez. Bu söylem, devlete duyulan güveni değil, korkuyu büyütür.”
Gençlere neden sokakta olduklarını sormak gerekir
Murat Bakan, anayasal haklarını kullanan yurttaşların ‘vandallık’ ile damgalanmasını, hukuk devletinin ilkelerine aykırı bir tutum olarak tanımladı. Müsteşar, birkaç münferit durum üzerinden tüm bir protestoyu suçlamanın, devletin tarafsızlık zeminini sarsacağını vurguladı. Ayrıca, polisin sadece bir güvenlik unsuru değil, aynı zamanda insan olduğunu belirterek, Polis Teşkilatı’nın Türkiye’de en çok intihar eden meslek grubu olduğuna dikkat çekti. Bunun sebeplerinin ağır çalışma koşulları, uzun görev saatleri, mobbing ve psikolojik destek eksikliği olduğunu dile getirdi. “Polisi sadece aşırı güç kullanan bir mekanizma olarak değil, hak sahibi bir yurttaş olarak görmek gerekmektedir” diyerek, bu tür yerleşik yaklaşımların hem emniyetin iç barışını hem de toplumsal dengeyi bozduğunu ifade etti. Güvenlik söylemleri ile özgürlükleri baskı altında tutmanın sorunları derinleştireceğini belirtti. “’Sokak çağrısı yapanlar’ diyerek gençleri suçlamak yerine, neden o gençlerin sokakta olduğunu sorgulamak lazım: Neden umutsuzlar? Neden kaygılılar? Neden işsizler? Ne için itiraz ediyorlar? Ne istiyorlar?” ifadelerini kullandı.
Devlet, gençlerin sesini duymakla yükümlüdür
Murat Bakan, devletin görevleri alışkanlık haline getirmek yerine gençlerin sesini duymak olduğunu vurguladı. Gerçek güvenliğin, özgürlüklerin korunmasıyla mümkün olduğunu ifade etti. Örneğin, polislere sendikal örgütlenme hakkı tanınırken; gösterilere müdahale etme ve orantısız güç kullanımının sona ermesi gerektiğini belirtti. Devletin, korku atmosferi yerine hukukla yönetilmesi gerektiğinin altını çizdi. “Huzur, bastırarak sağlanamaz; dinleyerek, anlamaya çalışarak sağlanır” diyerek polisin rolüne dair önemli tespitler yaptı. Polis, ne bir arka bahçe ne de bir militan olmalıdır; onların asli görevi hakları korumaktır. “Ya hukukun üstünlüğüne bağlı kalacaks