Son dönemde Türkiye’deki siyasi partiler arasındaki rekabetin ne kadar sertleştiği, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) gibi köklü bir partinin içindeki gelişmelerle daha da belirginleşti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma çerçevesinde, Kemal Ölmez isimli bir tanık, 38. CHP Olağan Kurultayı’nın Hakkari delegesi olduğu sırada yaşadığı olayları aktardı. Ölmez, kurultay boyunca delegelere, oylarını değiştirmeleri için farklı numaralardan telefonlar geldiğini beyan etti. Bu durum, partinin içindeki dinamikleri ve oy verme süreçlerini sorgulatan önemli bir gelişme olarak kaydedildi.
Tanık Kemal Ölmez, Ankara’da bulunduğu süreçte kendisine de şahsi hat üzerinden bir telefon geldiğini dile getirdi. Arayan kişileri tanımadığını ve bu telefonun ardında yatan niyetin, kendilerinden, adaylardan biri olan Özgür Özel‘e oy vermeleri yönünde olduğunu ifade etti. Bunun karşılığında ise 600 bin lira para ve cep telefonları teklif edildiğini söyledi. Ancak Ölmez, yapılan bu teklifleri reddettiklerini belirtti. Bu durum, partinin içindeki seçim süreçlerine dair büyük bir şaibe işareti olarak yorumlandı.
Kurultay sonrası oluşturulan yeni parti yönetimi tarafından ihraç edildiğini de sözlerine ekleyen Kemal Ölmez, o dönemde kendisini arayan telefon hatlarının kimin kullandığının araştırılabilmesi için HTS kayıtlarının incelenmesine rıza gösterdiğini ifade etti. Bu bilgi, partinin içindeki olayların daha derinlemesine incelenmesi gerektiğine dair bir gereklilik olarak ortaya çıkıyor.
Daha sonra, bir başka tanık olan Nazım Demir, kurultay döneminde CHP Hakkari il başkanı olarak görev yaptığını ve o süre zarfında delegelere para, makam ve mevki teklifleri yapıldığını öne sürdü. Demir, bu görüşleriyle partinin içindeki güç savaşlarını ve delegelere yönelik baskıları daha net bir şekilde ortaya koydu. Ayrıca, CHP Hakkari Merkez İlçe Başkanı Hurşit Taş‘ın oğlu Mehmet Fatih Taş‘ın, kurultaydan birkaç gün önce İzmir Karşıyaka Belediyesi’nde işe alındığını öğrendiğini aktardı.
Nazım Demir, bu durumu değerlendirirken, bu tür yükselmelerin ve menfaatlerin, adaylardan Özgür Özel‘e oy verilmesi için sağlandığını bildiğini de vurguladı. Ayrıca, bu konuda başka kişilere de benzeri teklifler yapıldığını duyduğunu açıkladı. Bu çağrılar, partinin ve demokrasinin varlığını tehdit eden ciddi sorunları gündeme getirdi. Üstelik, CHP gibi bir partinin içindeki bu tür sahtekarlıkların ortaya çıkması, pek çok kişi tarafından tartışmalara yol açtı ve partinin geleceği açısından büyük bir belirsizlik yarattı.
Bu tür iddialar ve şahitlikler, Türkiye’nin siyasi dünyasında sorgulanması gereken birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Siyasi rekabetin ne kadar ileri boyutlara ulaşabileceği ve partilerin içindeki etik sorunları, gelecekteki süreçlerde daha da derinlemesine incelenmelidir.
