Cem Karaca’nın Hayatı ve Sanatı
Cem Karaca, gerçek adıyla Muhtar Cem Karaca, 5 Nisan 1945 tarihinde İstanbul’da doğmuş, Ermeni asıllı opera sanatçısı Toto Karaca (Irma Felekyan) ile Azeri tiyatrocu Mehmet İbrahim Karaca’nın oğludur. Anadolu rock müziğinin en önemli temsilcilerinden biri olarak tanınan Karaca, 6 yaşında müzik eğitimi almaya başlamış ve kendini “Anadolu rock ozanı” olarak tanımlamıştır.
İstanbul’da yaşanan 6-7 Eylül olayları sırasında yaşadığı toplumsal huzursuzluklar, kendisinin eğitim hayatına da etkide bulunmuş, Robert Koleji’ne kaydolup burada eğitim almıştır. Küçük yaşta sahne tecrübesi edinmesine rağmen, doktor veya mühendis olma gibi meslek hayalleri kurmuş, genç yaşındaki sokak performansları müzik kariyerinin ilk adımlarını oluşturmuştur.
Babasının Karşıtlığı ve Annesinin Desteği
Babasının müzik kariyerini istememesi, onu sahneden uzaklaştırmaya çalışırken, annesinin destekleyici tutumu onun müziğe olan tutkusunu artırmıştır. 1965’te tiyatrocu Semra Özgür ile ilk evliliğini yaparak Antakya’da askerliğini yaparken Türkülerle duygusal bir bağ kurmuştur. Bu deneyimi ona müziğinde yeni bir yön vermiştir.
Cem Karaca, vatani görevini tamamladıktan sonra 1967 yılında Mehmet Soyarslan tarafından kurulan “Apaşlar” grubuyla müzik kariyerine devam etti. Plak şirketleriyle tanışarak Aşık Mahsuni Şerif’in eserlerini repertuvarına da almıştır. 1968’de Almanya’ya giderek Fredy Klein Orkestrası ile kayıtlar yapmış ve “Resimdeki Gözyaşları” şarkısı bunlar arasında önemli bir yere sahip olmuştur.
Cem Karaca, 1970 yılında Yücel Uçanoğlu’nun yönettiği “Kralların Öfkesi” filminde rol almış ve 1971’de Almanya’ya müzik çalışmaları için gitmiştir. İki yıl süren bu dönemde “Oy Gülüm Oy” plağı toplatılınca geri dönmek zorunda kalmıştır. Müzik kariyerinde önemli yer tutan “Namus Belası” şarkısı, piyasaya çıkmasının ardından kısa sürede listelerin zirvesine yerleşmiştir.
Daha sonra Dervişan grubunu kurarak toplumsal konulara yönelmiş, “İşçi Marşı”, “Tamirci Çırağı” gibi eserlerle sosyal duyarlılığını ortaya koymuştur. Bu yıllarda Türkiye’deki politik gerginliklere kayıtsız kalmamış, Filistin davasına destek vererek “Mutlaka yavrum” şarkısını besteleyerek konserlerinde seslendirmiştir.
Siyasi Baskılar ve Yurt Dışına Kaçış
1979 yılında, 1 Mayıs Marşı plağı nedeniyle haksız yere yargılandığı müzisyen, Türkiye’de artan baskılardan dolayı Almanya’ya gitmek zorunda kalmıştır. 1980 askeri darbesi sonrası, yurttaşlıktan çıkarılmıştır ve başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmeyi reddederek Birleşmiş Milletler’in vatansızlar için sağladığı pasaportla yaşamını sürdürmüştür.
Almanya’da yaşadığı yıllar boyunca müzikle ilişkisinden kopmamış ve kendi kültürel kimliğini korumaya çalışmıştır. Cem Karaca, Türk işçilerin yaşadığı zorlukları da rock müziği ile anlatmaya çalışmış ve “Kanaken” adını verdiği grubuyla bu konuda birçok eser vermiştir.
Ülkesine Dönüş ve Son Yılları
1990’ların başında Türkiye’ye dönen sanatçı, burada maddi sıkıntılar çekmiş, 1994’te TRT’de program