1. Haberler
  2. SPOR
  3. Belediyecilikte Sosyal Hizmet ve Rant Mücadelesi

Belediyecilikte Sosyal Hizmet ve Rant Mücadelesi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İçme Suyu, Kanalizasyon ve Sosyal Belediyecilik

Belediyelerde yöneticilik, hayati önem taşıyan bir hizmet kültürüdür. Herhangi bir siyasi partiye ait olmaksızın, belediyeler kamu hizmetlerini sunmakla yükümlüdür. Bu temel hizmetler arasında içme suyu sağlamak, kanalizasyon sistemlerini kurmak, çöp toplamak, yolları inşa etmek ve kent içindeki ulaşımı sağlamak yer alır. Kentler büyüdükçe, yerel yönetimlerin gelirleri de artmış ve böylece belediyeler, kamu hizmetlerini sunmak için çeşitli tesisler kurma ve hatta baraj projeleri gerçekleştirme yetkisi kazanmıştır. Örneğin, toplu taşıma hizmetlerini geliştirmek amacıyla otobüs seferleri yerine metrolar inşa edilmeye başlanmıştır.

1970’li yıllarda, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimindeki belediyeler, tanzim satış mağazaları açarak sosyal hizmetlere öncülük etmişlerdir. Özellikle İzmir’de İhsan Alyanak döneminde bu uygulama başlamıştır. Zamanla, bu sosyal hizmetlere kreşler, yoksul ailelere yardım projeleri, semt kütüphaneleri ve çeşitli meslek kursları eklenmiştir. Ancak, bu anlayışın değişmesi, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarında belirginleşmiştir. İmar ve İskân Bakanlığı’nın, günümüzdeki adıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın şehir planlamalarını tek taraflı olarak yapma yetkisi kazanması, birçok sosyal hizmet projesinin gerilemesine yol açmıştır.

Bu dönüşüm, sosyal belediyeciliğin yerini kent rantının belirli bir kesim tarafından paylaşılmasına vermiştir. Örneğin, İstanbul’daki deprem toplanma alanlarına alışveriş merkezleri inşa edilmiş; devlet arazileri, binalar ve doğal alanlar yandaşlara tahsis edilmiştir. Böylelikle, bu alanlara sahip olanlar kendi çıkarları doğrultusunda ek gelir elde etmiştir. Ancak CHP’li belediyeler, sosyal hizmetlerine devam etmiş ve kent lokantaları açarak düşük gelirli vatandaşlara 40-50 liraya üç kap yemek sunma imkânı tanımaya başlamıştır.

Öte yandan, yolsuzluk ve kötü yönetim örnekleri de dikkat çekmektedir. Örneğin, bir bakan kendi şirketinden bakanlık için temizlik malzemesi tedarik etmişken, bir rektör, üniversitenin döner sermayesinden kendisine 1 milyon 200 bin lira aylık gelir bağlatmıştır. Bu tür durumlar, İstanbul’daki metrobüslerde yaşanan sabotajlar gibi olaylarla daha da derinleşmiştir. Hedef, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu yıpratmaktı, ancak bu plan tutmamıştır. İmamoğlu, yeniden seçimi kazandı; ancak 19 Mart’tan beri hapiste bulunmaktadır. Buna rağmen, popülaritesi sarsılmamıştır. Seçim sonuçlarının sandıkta belirlendiği gerçeği ve siyasi söylem ile sabotaj yöntemlerinin geçerliliği bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır.

Sabotajlar İstanbul’dan İzmir’e sıçrayarak, Buca Belediyesi tarafından açılan üç kent lokantasına destek amacıyla inşa edilen bir 2 dönümlük seraya zarar vermiştir. Seranın su depolarına atılan tuzlar sebze ürünlerinin kurumasına neden olmuş, kayıplar ise 7 buçuk tır ürünle 1 buçuk milyon TL’lik bir zarar olarak belirtilmiştir. Ancak Buca halkı, STK’lar ve muhtarlar, seraları yeniden yeşertmek için 4 dönümlük açık alana fide dikimlerini gerçekleştirmiştir. Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, sosyal belediyecilikten ödün vermeyeceklerini vurgulamıştır.

Toplumda sosyal demokrat belediyeciliği benimseyen liderler, halkına hizmet ettikleri sürece halk tarafından benimsenmeye devam edecektir. Bazı belediye başkanları, görevi kaybetseler bile halkın gönlünde yer edinirken, diğerleri sokağa bile çıkacak yüz bulamamaktadır

Belediyecilikte Sosyal Hizmet ve Rant Mücadelesi
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Agora Gündem ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!