“Aile”nin geleceği tartışılıyor.
Son zamanlarda aile yapısının geleceği hakkında ciddi endişeler dile getirilmeye başlandı. Evliliklerdeki azalma, boşanmalardaki artış ve doğum oranlarındaki hızlı düşüş, bu durumun sadece birer belirtisi olarak görülüyor. Peki, ne oluyor ve ne olacak? Çözüm yolları nelerdir?
Modern evliliklerde yaşanan boşanma sebeplerinin başında evdeki iş bölümünün belirsizliği yatıyor. Yemeklerin kim tarafından yapılacağı, çamaşırların kimin yıkanacağı, evin düzeninin nasıl sağlanacağı ve çocuklarla kimin ilgileneceği gibi konular, çatışmalara yol açabiliyor. Aileyi bir arada tutan bu görevler, ne yazık ki çoğu zaman üzerine yüklenen kadınlar tarafından üstlenilmekte.
Büyük aile yapısında, görevler aile üyeleri arasında paylaşılırken feodal düzenin getirdiği itaat kültürüyle anlaşmazlıklar nadir oluşuyordu. Ancak sanayileşme ile çekirdek aile yapısına geçildiğinde, bu görevlerin kadının üzerine yıkıldığı bir düzen ortaya çıktı. Kadınların dışarıda çalışmaya başlaması ile birlikte, sorunlar gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu durumda, anneanneler ve babaanneler devreye girdi. Bu sistemin devamlılığı Türkiye’de kısa bir süre için sağlansa da, aile yapılarının nasıl sürdürüleceği konusunda soru işaretleri oluşmakta.
Artık sanayileşme sonrası kapitalizmin “parçalanmış aile çekirdeği” dönemine geçiş yaptık. Çocukları kimlerin yetiştireceği, toplumun en önemli sorunlarından biri haline geldi. Bunun yanında büyükanne ve büyükbabaların yaşlanması durumunda onlara kimin bakacağı da ayrıca tartışma konusu. SIRA ROBOTLARDA
Gelecekte bu tür sorunların, robot teknolojisi ile çözüleceği düşünülüyor. Dijital üretimin “kıtlık ötesi” üretim aşamasına ulaşması, robotların ev işlerinde devreye girmesini sağlayacaktır. Günümüzde ev işlerine yardımcı olan robotlar, giderek daha yetenekli hale gelmekte. Örneğin, sabah çayın hangi saatte hazırlanmasını istediğinizi ayarlamak artık mümkün hale geldi.
Cinsellik konusuna gelince, geçmişte evliliği cazip hale getiren faktörlerden biriydi. Ancak günümüzde bunun da robot teknolojisi ile değişmesi kaçınılmaz görünüyor. Şu anda bazı robotik buluşlar, insanları eğlendirecek kadar yetenekli olmaya başladı bile. Ancak maalesef, günümüz genç nesli geleneksel evlilik anlayışını geçmişteki nesiller kadar sahiplenmiyor.
Kuşkusuz, pek çok insan için idealize edilmiş bir evlilik tanımı mevcut. Evlilik, “hayat arkadaşlığı”, çocuklar için bir sevgi ve şefkat yuvası olarak görülmektedir. Ancak günümüzde bu tip evliliklerin sayısı giderek azalıyor. Sorunun çözümü adına dindar ve muhafazakar çevreler, “kutsal evlilik” kurumuna dönüş çağrısında bulunuyorlar. Ancak bu dönüş gerçekten mümkün mü?
“KITLIK SONRASI TOPLUM”UN AİLESİ
Tarımsal üretim döneminde aile yapısı, herkesin bir arada yaşadığı ve aynı hayata sahip olduğu büyük ailelere dayanıyordu. Ancak sanayileşme ile birlikte, gençlerin kente göç etmesiyle nükleer veya çekirdek aile yapısı oluştu. Şu an ise geç sanayi toplumu, o çekirdek aileyi de parçaladı ve yeni türde ebeveynli aile yapılarının ortaya çıkmasına neden oldu.
Peki, robotların ön plana çıkacağı “kıtlık sonrası toplum” nasıl bir aile yapısı isteyecek? Bu yeni toplum, tekno-faşist bir totaliter yapıya mı yoksa eşitlikçi bir özgürlük toplumu mu dönüşecek? Şüphes