Nobel ödüllü ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Türkiye’nin geleceği hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Acemoğlu, bu tutuklamanın ardından Türk demokrasisinin zaten hasta bir durumda olduğunu vurguluyor. İğneleyici eleştirisinin merkezinde, Gezi Parkı olaylarından bu yana Türkiye’de ilk kez yaşanan yaygın protestoların tetiklenmesi yatıyor. Mevcut jeopolitik dinamiklerin Türkiye için yeni bir fırsat sunabileceğini belirten Acemoğlu, bu durumun son derece kritik bir hale geldiğini ifade ediyor.
ABD’nin Otoriter Ülkelerle İttifakı
Acemoğlu, ABD Başkanı Donald Trump’ın, yalnızca Amerikan demokrasisini değil, global düzeni de tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Trump’ın, otokratik liderlerle, özellikle de Rusya’nın lideri Vladimir Putin ile ilişkilerini sıcak tutma isteği, ABD’nin demokratik ilkelerden uzaklaşabileceğine dair endişeleri artırıyor. Ayrıca, ticaret savaşları ve çip krizi gibi sorunlara rağmen, Trump’ın Çin ile daha dostane ilişkiler kurma ihtimaline de işaret ediyor. ABD’nin NATO’ya olan bağlılığının azalabileceği yönündeki yorumları, Türk dış politikasının geleceğini etkileyebilir.
Demokratik Yeniden İnşa ve Türkiye’nin Tercihleri
Acemoğlu, eğer Demokrat Parti 2026’daki ara seçimlerde Temsilciler Meclisi’ni geri alırsa ve Trump’ın ABD kurumlarına yönelik saldırılarını yavaşlatırsa, bu durumda her şeyin değişebileceğini öngörüyor. 2028 başkanlık seçimlerinde ise, Amerikan demokrasisinin yeniden inşa edilebilmesi için büyük bir mücadele gerektiğini vurguluyor. Ancak şu anda bunu gerçekleştirip gerçekleştiremeyecekleri belirsiz. Türkiye’nin önünde kritik bir tercih olduğunu belirten Acemoğlu, ABD-Rusya-Çin ekseninde kalmanın yanı sıra bir Avrupa bloğuna katılma seçeneğinin de bulunduğunu kaydediyor.
Türkiye’nin Verimlilik Potansiyeli
Türkiye’nin Avrupa Birliği ve Avrupa Savunma Paktı’na katılması durumunda, ekonomik yapısının önemli ölçüde değişebileceğini öne süren Acemoğlu, Türkiye’nin verimlilik potansiyelinin artabileceğini ifade ediyor. Cılız verimlilik artışları ve yaygın yoksulluktan bunalan Türk ekonomisinin, Avrupa pazarlarına açılması ve Avrupalı şirketlerle işbirliği yapması durumunda önemli kazanımlar elde edebileceğini dile getiriyor. Ancak bunun için Türkiye’nin demokrasiye bağlılığını gösteren sinyaller vermesi gerektiğinin altını çiziyor.
Geçmişte Değişim Liderleri
Değişim sürecinde Türkiye’nin bu yolda kimin liderlik edeceği belirsizliğini koruyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçmişte fırsatlara göre değişken bir tutum sergilediğini belirten Acemoğlu, radikal bir kurumsal değişimin kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Eğer Erdoğan bu değişimi gerçekleştirmezse, Türk siyasetinde belirsizlik ve çatışma sürecinin derinleşeceğini ifade ediyor. Sonuç olarak, Türkiye’nin gelecekteki yönelimi ve değişim liderinin kim olacağı hala belirsizliğini koruyor.
Kaynak: Haber merkezi
