Associated Press’in (AP) İsrailli ve ABD‘li yetkililere dayandırdığı habere göre, Tel Aviv ile Washington yönetimlerinin, Sudan, Somali ve 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Somaliland bölgesi ile Gazzelilerin sürgün edilmesi planı üzerine görüşmeler gerçekleştirdiği iddia ediliyor.
İddialara göre, ABD ve İsrail yönetimleri, Gazze Şeridi’nden sürgün edilmek istenen Filistinlilerin Sudan, Somali ve Somaliland bölgelerine gönderilmesi amacıyla bir araya geldi. Ancak, Sudan hükümeti, ABD’den gelen bu teklifi reddettiklerini açıkladı. Öte yandan, Somali ve Somaliland yetkilileri, AP’ye yaptıkları açıklamada herhangi bir görüşme ya da teklif hakkında bilgileri olmadığını belirtti.
Bu durum, ABD ve İsrail‘in, uluslararası kamuoyunda büyük tepkilere neden olan sürgün planını hayata geçirme konusunda kararlı olduklarının bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
Gazze’yi “devralma” ve Filistinlileri zorla yerinden etme planları
Öte yandan, Donald Trump, 4 Şubat 2020’de Beyaz Saray’da düzenlediği ortak basın toplantısında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte, ABD’nin Gazze Şeridi’ni “devralacağını” ve buraya “sahip olacağını” ifade etmişti. Trump, Filistinlilerin Gazze’den ayrılmaktan başka bir seçeneklerinin olmadığını öne sürmüş ve bu süreçte, başta Mısır ve Ürdün olmak üzere, komşu ülkelerde yeni yerleşim yerleri inşa edilmesi gerektiğini belirtmişti.
Trump’ın Gazze’ye yönelik sürgün planını açıklamasından sonra, İsrail‘deki aşırı sağcı siyasetçiler, sıkça Gazzelileri bölgeden sürgün etme çağrısı yapmaya başladılar. İsrail‘in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Trump’ın sözde Gazze’nin “temizlenmesi” için bölgedeki Filistinlilerin Ürdün, Mısır ve diğer Arap ülkelerine sürgün edilmesi üzerine çalıştıklarını belirtmiştir.
Bu gelişmeler, Filistin halkının geleceği ve bölgedeki siyasi istikrar açısından ciddi kaygıları beraberinde getiriyor. Her ne kadar bazı ülkeler bu sürece karşı tavır alsalar da, ABD ve İsrail yönetimlerinin planlarının hayata geçirilmesi konusunda ısrarcı olduğu görülmektedir. Bu durum, uluslararası alanda geniş bir tartışma ve eleştirinin de gündeme gelmesine sebep olmaktadır.
