Seferihisar’da gerçekleştirilen bir inşaat projesi sürecinde yapılan sondaj çalışmaları, bölgenin arkeolojik önemini gözler önüne seren antik dönemlere ait mimari yapılar ve çeşitli küçük buluntuların ortaya çıkmasına yol açtı. Bu buluntular, antik dönemlerin derin tarihine ışık tutması açısından son derece kıymetli birer kaynak niteliği taşıyor. Resmi Gazete’de yayımlanan karar doğrultusunda, söz konusu alan 1. derece arkeolojik SİT statüsüne alınarak koruma altına alındı.
Arkeolojik Buluntuların Dönemsel Katmanları
Yapılan sondaj çalışmaları sırasında, arkeologlar Arkaik, Klasik ve Hellenistik dönemlerin yanı sıra Roma ve Geç Roma dönemlerine ait çeşitli buluntulara rastladı. Bu buluntular arasında yer alan çatı kiremitleri ve yapısal izler, bölgedeki mimari gelişim sürecinin çok katmanlı olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, Seferihisar’ın tarih boyunca farklı uygarlıklara ev sahipliği yaptığına dair önemli ipuçları sunmakta.
Mersinalanı’na SİT Statüsü
Ortaya çıkan buluntuların önemi göz önünde bulundurularak, yetkililer Mersinalanı bölgesindeki parselin koruma derecesini 3. dereceden 1. dereceye yükseltme kararı aldı. Bu tescil, bölgeyi özel bir arkeolojik alan olarak tanımlamakta ve antik mirasın korunması için gerekli hukuki zeminleri oluşturmayı amaçlamaktadır. Böylece, Seferihisar’da bulunan bu tarihi kalıntıların korunması ve sonraki nesillere aktarılması hedeflenmektedir.
Seferihisar’daki bu yeni gelişmeler, bölgedeki tarihi ve kültürel potansiyelin arttığını gösterirken, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekebilecek önemli bir çekim merkezi oluşturacaktır. Bu tür arkeolojik buluntular, sadece geçmişin derinliklerini anlamamıza yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda bölgenin ekonomik olarak canlanması adına da katkı sağlayabilir.
Özetle, Seferihisar’da ortaya çıkan antik kalıntılar, bölgenin tarihsel ve kültürel zenginliğini bir kez daha gözler önüne sermekte ve bu değerli mirasın korunması adına atılan adımlar, tarih bilinci oluşturarak toplumsal bir hafıza yaratmaktadır. Bu süreç, aynı zamanda arkeolojik çalışmaların ve koruma girişimlerinin önemini vurgulayarak, mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasının gerekliliğini belirtmektedir.
Kaynak: Haber Merkezi
