İzmir’de 5 gündür devam eden grev, bazı çevrelerin iddia ettiği üzere sendikanın yüksek ücret taleplerinden ziyade, belediyenin “eşit işe eşit ücret” ilkesini uygulamaktan kaçınmasından kaynaklanmaktadır. Bu temel neden göz ardı edilirse grevin gerçek anlamı anlaşılamaz. Grev, işçilere adil bir ücret talep etmek amacıyla yürütülmektedir.
Grevin Doğruları ve Yanlışları
İlk olarak, Türk-İş’e bağlı Belediye-İş Sendikası’nın yetkili olduğu şirketlerde çalışan işçiler ile DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’na üye işçiler arasında on binlerce lira tutarında ücret farklarının bulunduğu belirtilmektedir. Bu durum, grevin temel sebeplerinden biridir.
Cemil Tugay, “eşit işe eşit ücret” talebinin haklı olduğunu kabul etmekle birlikte, önceki toplu iş sözleşmelerini “sorumsuzluk” olarak nitelendirmektedir. Bu, Tugay’ın ücret farklarını ve bu farkların belediyede ciddi bir sorun yarattığını inkâr etmediğini göstermektedir. Ancak, en çok dile getirdiği konu, Tunç Soyer döneminde imzalanan toplu iş sözleşmesi olmuştur.
Cemil Tugay’ın açıklamaları dikkat çekmektedir. Son 5 yılda asgari ücretin dolar karşısında yüzde 57 artarken, İZENERJİ işçisinin maaşının yüzde 85 arttığını söylemektedir. Bu çelişki, Tugay’ın daha önce açlık sınırının yüksek olduğunu belirttiği bir dönemde, asgari ücretin altında kalan maaşlar hakkında söylediklerinin çelişkili olduğunu ortaya koymaktadır.
Tugay, “Belediye bütçesi yok edildi, talebi karşılayamayız” şeklinde açıklamalarda bulunmakta ve maaşların ödenmesi halinde İzmir’in ekonomik olarak batacağını ifade etmektedir. Ancak, belediyenin 2025 bütçesinin yalnızca yüzde 7’sinin personele ayrıldığı göz önüne alındığında, bu açıklamaların doğruluk payı sorgulanabilir. Hizmet alımı ve gayrimenkul giderleri gibi kalemlerin bütçeden aldığı pay, işçilere ayrılan kaynağın çok üzerindedir.
Tugay’ın işçi talepleri arasında sigorta primleri, yol-yemek yardımı gibi temel kalemler yer almakta ve bunlar lüks olarak algılanmaktadır. Temizlik işçilerinin hastaneye gitmek, emekli olmak veya iş kıyafeti giyebilmesi gerektiği gibi insani ihtiyaçlar, Tugay’a göre gereksiz talepler olarak görülebilmektedir.
İzmir’deki temizlik işçilerinin maaşları hakkında ise Tugay, işçilerin 50-60 bin lira aldığını hatırlatmaktadır. Ancak, bu rakam gerçekte 37 bin lira civarındadır ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin temizlik işçisine teklif ettiği ücret ise 45 bin liradır. Aynı işin emsal şirketlerde çalışan işçileri ise 64 bin lira kazanmaktadır ve bu durum adaletsiz bir tablo oluşturmaktadır.
Grev nedir ve ne için yapılır? Bu sorular, Cemil Tugay’ın tam olarak anlamadığı bir konu gibi görünmektedir. Tugay, “Greve çıkan işçi gitsin evinde otursun” ifadesi ile grevin doğasını göz ardı etmektedir. Grevler, işçi sınıfının haklarını savunmak amacıyla hayatı durdurma çabasıdır ve yasal ama halkı zor durumda bırakmamalıdır.
Son olarak, grev kırıcılığı konusu da önemli bir tartışma konusudur. Grev kırıcılığı, grevdeki işçilerin yerine başka işçilerin çalışması anlamına gelmektedir ve bu, yasadışı bir durumdur. Cemil Tugay’ın bu