CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Türk Hava Kurumu’na (THK) ait yangın söndürme uçaklarının satılmasına ilişkin bir yazılı açıklama yaptı. Adem, söz konusu satışın yalnızca birkaç eski model uçağın açık artırmaya çıkarılması değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in geçmişine ve değerlerine yönelik bir ihanet olduğunu vurguladı. Bu durumun, yıllarca ‘uçmaz’ denilen ve ‘hurda’ olarak nitelendirilen uçakların şimdi milyon dolarlık etiketlerle satışa sunulmasıyla siyasi bir mesele olduğu belirtildi. Adem, “Demek ki uçuyorlardı da, siz indirdiniz. Demek ki çalışıyorlardı da, siz susturdunuz.” ifadesiyle durumu eleştirdi.
Adem, yangın söndürme uçaklarının hangarda çürürken Türkiye’nin doğal alanlarının nasıl yok olduğunu ifade etti. “Bu ülkenin ciğerleri yandı. Ormanlar yandı, köyler kül oldu, hayvanlar kavruldu.” diyen Adem, bu durumun milletin vicdanını nasıl yaraladığını dile getirdi. THK’nın kayyumla yönetilmesi, liyakatın dışlanması ve kurumun çökertilmesi gibi durumlar hakkında eleştirilerde bulundu. Bu sürecin sonunda enkazdan para çıkarmaya çalışıldığını belirterek, “Bir derneği bile yönetemeyenler bu ülkeyi nasıl yönetebilir?” sorusunu yöneltti.
Geçmişte yaşanan orman yangınları sırasında yetkililerin sesini çıkarmadığını belirten Adem, şimdi yangın söndürme uçaklarının satışa çıkarılmasının bir yüzleşme anı olduğunu ifade etti. 2021, 2022 ve 2023 yıllarında ormanların yanmasıyla ilgili iktidarın nerede olduğunun bilindiğini dile getirdi. Bunun yanı sıra, bu satışın bir özür bile dilemeden gerçekleştirilmesi, halkın vicdanında bir yara açtığına dikkat çekti. CHP’nin, Türk Hava Kurumu’nun yeniden yapılandırılması ve gerçek, bağımsız bir orman yangınlarıyla mücadele sistemi kurulması için gerekli adımları atacağına dair kararlılığını vurguladı.
Adem, bu olayı yalnızca yangınlarla değil, aynı zamanda adalet, liyakat ve Cumhuriyet ile bağlantılı olarak gördüklerini ifade etti. “Satılan bir uçak değil, satılan gökyüzüdür.” dediği açıklamasında, “Susturulan bir kurum değil, susturulmak istenen halkın hafızasıdır.” sözleriyle toplumsal bellek ve tarih konusuna da vurgu yaptı. Bu bağlamda, halkın bu duruma karşı ses çıkaracağına ve hesabı soracağına dair bir mesaj verdi. “Gökyüzü bizimdir, orman bizimdir, hafıza bizimdir.” diyerek, bu konunun önemini bir kez daha tekrar etti.