Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yapılan Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) seçimleri, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından mahkemeye taşındı. Seçim süreci, tartışmalarla dolu geçti ve sonuçları üzerine CHP Grubu Meclis’i terk etti. CHP’nin TBMM’deki grup başkanvekili Gökhan Günaydın, “Bu hukuksuzluğu Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz” şeklinde açıklamalarda bulundu. CHP, seçimlerin iptali ve yürütmeyi durdurma talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Seçim sürecinin detaylarına bakacak olursak, ilk turda yapılan oylamada, HSK’nın yeni üyelerinin seçilmesi için gerekli olan üye tam sayısının üçte iki çoğunluğuna ulaşılamadı. Bu durumda, seçimler ikinci tura taşındı. İkinci turda ise yine herkes için uygun koşullar sağlanamayınca, süreç üçüncü tura geçmiş oldu. Üçüncü turda ise en çok oyu alan iki aday arasında kura çekme yöntemiyle belirleme yapılmasına karar verildi.
Sonuçlar belli olduğunda ise Fuzuli Aydoğdu, Hakan Yüksel, Seyfi Han, Cengiz Aydemir ve Alişan Tiryaki, HSK’nın yeni üyeleri olarak seçildi. Bu üyeler, 4 yıl süreyle görev yapacaklar. HSK, Türk yargı sisteminin önemli organlarından biri olarak, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı açısından kritik bir rol üstlenmektedir. Ancak seçimlerin bu şekilde gerçekleşmesi, muhalefet partileri arasında ciddi tartışmalara yol açmış durumda.
CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu, bu durumun hukuk sisteminin işleyişine dair endişelerin artmasına neden oldu. HSK seçimlerinin, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı açısından sağlıklı bir şekilde yürütülüp yürütülmediği konusunda birçok soru işareti bulunduğu ifade ediliyor. Hükümet ve muhalefet partileri arasındaki bu çekişme, yasaların nasıl yorumlandığı ve uygulandığı konusunda ciddi tartışmalara da yol açmış durumda.
Bu olay, Türkiye’deki siyasi iklimin ne denli gergin olduğuna dair bir örnek teşkil ediyor. Türkiye’deki adalet sistemi, siyasi iktidarın etkisi altında kalmadan çalışması gerektiği görüşü çok sayıda insan ve siyasi parti tarafından savunulmakta. Bu bağlamda CHP’nin HSK seçimleri konusundaki başvurusunun, yargının bağımsızlığı adına bir duruş sergilediği söylenebilir.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Türkiye’nin hukuk sistemi ve yargı bağımsızlığı konularında yaşanan tartışmalar, halkın ve siyasi partilerin gündeminde ilk sıralarda yer almaya devam edecek. Seçimlerde yaşanan usulsüzlük iddiaları ve bunların yargı sürecine yansıması, Türkiye’nin demokratik işleyişi açısından kritik bir mesele olmaya devam edecektir.