“`html
Son dönemlerde Türkiye’de silah bırakma kararı, bazı kesimler tarafından neredeyse bayram havasında karşılandı. Lakin, bu yaygın sevincin ardında yatan gerçekler çoğu zaman sorgulanmadan geçiştirildi. Özellikle yandaş medya ve televizyonlarda sevinç çığlıkları öne çıkarken, bildirinin içeriği derinlemesine incelenmedi. Öne çıkan iki önemli konu ise; PKK’nın Lozan Antlaşması’nı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 1924 Anayasası’nı reddettiği gerçeğidir. PKK, açıkça Türkiye’nin güneydoğusunda, Suriye, Irak ve İran’dan toprak alarak kurulacak bağımsız bir devlet hayali peşindedir, bu da inkâr, imha ve soykırım söylemi ile desteklenmektedir.
Yandaş medya, bu durumu göz ardı etme eğiliminde. Abdullah Öcalan’ı bir demokrasi sevdalısı olarak görmek ve Bahçeli ile Erdoğan’ı ‘Terörsüz Türkiye’ sloganına tutkun insanlar olarak değerlendirmek, maalesef bu çarpık algının bir parçası. Türkiye’den alınan toprakların, diğer devletlerden alınan parçalarla birleştirilerek oluşturulacak ırkçı bir devlet hayalini göz ardı etmek, bazılarına hiç mi hiç umursamaz görünüyor. Onlar için gerçek liderin, yani Öcalan’ın bir kez daha seçilmesi için yapılması gereken her şey mübahtır, ülkenin bütünlüğü ise göz ardı edilmektedir.
1999 yılında İmralı’da hapiste bulunan Abdullah Öcalan ile kimsenin görüşemediği dönemlerde, 2006 yılında KCK adında bir örgüt kurarak PKK’yı da içine dahil etmesi, derin siyasi planların bir parçası olarak dikkat çekmektedir. Bu bağlamda, Amerika’nın rolü sorgulanmalıdır. Zira baş aktörlerin en başında ABD bulunmaktadır. Eski ABD Başkanı Trump’ın Suudi Arabistan’da Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’la Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed El Şara ile gerçekleştirdiği görüşmeler, bu planların bir parçası olarak görülebilir. El Kaide kökenli olan Şara, geçmişte birçok kanlı eylemde yer almış bir figürdür ve ABD’nin Suriye’deki hesaplarının bir parçası olarak öne çıkmaktadır.
Trump, Şara’yı “Genç, çekici bir adam, sert bir adam” olarak tanımlarken, onun için yüzlerce insanın hayatına mal olan geçmişini göz ardı etmektedir. Şara’nın terörist olarak azledilmesiyle birlikte, Öcalan’ın İmralı’daki durumu ve onun kurduğu örgüt, bağımsız bir devletin hedefleri için önemli bir organizasyon olarak değerlendirilmektedir. KCK’nın yapısı, PKK’nın Türkiye’yi kapsayan tarafıdır.
Son dönemde, ABD’nin Ortadoğu planında Öcalan ve Şara gibi figürler önemli roller oynamaktadır. Aynı zamanda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında bulunan bazı muhalefet liderlerinin de bu duruma sessiz kalması dikkat çekmektedir. Söz konusu liderlerden biri, koruculuk sistemini eleştirerek köylerde hayvan beslemek gibi “onurlu” bir görevden bahsetmektedir. Ancak, PKK’nın silahlı olduğu ve bunun sağladığı tehlikelerin göz ardı edilmesi, halkın güvenliği açısından ciddiye alınması gereken bir durumdur.
DEM’in AKP ile ortaklık içine girmesi durumunda, aralarındaki öfke ve kin açığa çıkabilir. Anayasa değişikliği için gereken çoğunluğu sağlamak amacıyla, DEM milletvekillerinin desteği önemlidir. Ancak, Erdoğan’a katılan herkesin hangi partilerden geldiği gibi bir uygulama, birçok kişinin kendi çıkarlarını gözetmesine vesile olmaktadır. Erdoğan, hızla gelişen olaylarla birlikte durumu değerlendirmek ve geleceğe yönelik açıklamalar yapmak zorundadır. Bu durum, kendisine yardımcı olacak ekipler tarafından yönlendirilse de, bir lider olarak zaman ayırması büyük fayda sağlayabilir.
Türk halkının ekonomik sıkıntılar içinde olduğu ve huzurlu bir çalışma atmosferine ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Dış