DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu, terör örgütü PKK’nın kongresini toplamasının ardından 8 maddelik bir açıklama yaptı. Bu açıklamayla, Türkiye’nin yakın tarihindeki çok önemli bir eşiklikte bulunulduğuna vurgu yapıldı. PKK’ın tarihi kongre kararlarıyla birlikte, 50 yıllık çatışmadan barışa bir adım daha yaklaşıldığı belirtildi. Bu adım, asırlardır özlemi çekilen barışın ve demokratik siyasetin yeniden hayata geçirilmesine yönelik bir ilerleme olarak değerlendirildi. Açıklamada, uzun süredir devam eden çatışmalı süreçte hayatlarını kaybedenler anılarak, acının dilinin ve kimliğinin olmadığının altı çizildi. Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Alevi, Sünni gibi tüm kimliklerin ortak acıları olduğu ve bu acıların aynı denizde buluştuğu ifade edildi. Öte yandan, tüm kimlik ve inançların üzüntülerinin paylaşıldığı ve kaybettiklerinin anısının saygıyla taşınacağı belirtildi.
Açıklamada, sürdürülen mücadelenin ortak yaşam iradesini ön plana çıkarmak için bir fırsat olduğuna, demokratik bir topluma, özgür siyasete ve evrensel hukuka inanmanın önemli olduğuna dikkat çekildi. Her gencin artık ne dağda ne şehirde toprağa düşmemesi gerektiğinin altı çizilirken, bu ülkede inkar yerine siyaset, öfke yerine demokratik uzlaşı, ayrılık yerine birlikte ve eşit yaşamın sesinin yükselmesi gerektiği vurgulandı.
Yasal-kurumsal zemini birlikte kurmak en temel sorumluluğumuzdur
Açıklamanın bir diğer bölümünde, söz konusu süreçte yasal ve kurumsal zemin oluşturmanın temel bir sorumluluk olduğuna değinilerek, onurlu bir barış ve demokratik çözüm yolunda yeni bir sayfa açıldığı belirtildi. DEM Parti’nin, Kürt meselesinin çözümü ve Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleşmesi için tüm siyaset kurumlarının sorumluluk almasının gerekliliğine inandığı ifade edildi. Meclisin toplumsal barışın inşası açısından çok önemli bir rolü olduğu, bu görevin siyasi hesaplardan bağımsız olması gerektiği vurgulandı. Bu tarihi adımların kalıcı barışa dönüşmesi için gereken yasal kurumsal zeminlerin oluşturulmasının en temel sorumluluk olduğu belirtildi. Yürütme erkinin de bu tarihi fırsatı başarıya ulaştırma noktasında sorumluluk alması gerektiği ifade edildi.
Barışın ve kardeşliğin ışığını bu topraklara mutlaka getireceğiz
Açıklamanın devamında, bu sürecin gelişiminde Abdullah Öcalan’ın önemli bir rol üstlendiği dile getirildi. Ayrıca, barış iradesine destek veren tüm siyasi liderlere, özellikle Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür edilerek, barış sürecinin devamı için tüm siyasi, toplumsal ve yurttaşların görevlerine dikkat çekildi. Türkiye’de sağlanacak barışın, Ortadoğu’yu umutlandırabileceği ve dünyaya ilham kaynağı olabileceği ifade edildi. DEM Parti olarak, Mezopotamya ve Anadolu halklarına gerçeklerle yüzleşme, adalet sağlama ve barışın yollarını açma taahhüdünde bulunuldu. Bu bağlamda, kaybettiklerin ruhunu zedeleyecek eylemleri veya söylemleri asla kabul etmeyecekleri vurgulandı. Eşit yurttaşlık, demokratik siyaset ve barışın kararlılıkla savunulacağı ifade edilerek, bu tarihin hem büyük bir umut hem de derin bir sorumluluk taşıdığını belirten bir irade beyanında bulunuldu.
Son olarak, barışa ve halkların kardeşliğine adanan bir yolculuğun bir son değil, yeni bir başlangıç olduğuna dikkat çekildi. Bu düşünceler, hayatını barışa adamış olan Sırrı Süreyya Önder anılarak tamamlandı. Açıklamanın mesajı, barışın ve kardeşliğin