Marmara (Silivri) Cezaevi’nde tutuklu bulunan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya platformlarından yaptığı bir açıklamada, İstanbul Üniversitesi tarafından aldığı diplomasının iptal edilmesi konusuna ilişkin düşüncelerini paylaştı. İmamoğlu, üniversitenin bu kararına sert bir tepki göstererek, bu eylemin okulu tarihine “kara bir leke” sürdüğünü vurguladı.
Aldığım Diplomanın İptali ile Okulun Tarihine Kara Bir Leke Sürüldü
Yaptığı paylaşımda, mezun olduğu İstanbul Üniversitesi’nin tarihi kapısının önünde yer alan Beyazıt Meydanı’nı İstanbul’a yeniden kazandırmanın kendisi için büyük bir onur kaynağı olduğunu ifade eden İmamoğlu, bu konuya ilişkin düşüncelerini şu şekilde dile getirdi:
“İnsanlar gelir geçer, ancak kalıcı güzel işler her zaman hatırlanır. Mezun olduğum üniversitenin tarihi kapısının önündeki Beyazıt Meydanı’nı tekrar İstanbul’a kazandırmak bana nasip oldu. Bu güzel ve anlam dolu çalışmayı gerçekleştirdiğim için son derece gururluyum. Ancak, İstanbul Üniversitesi yönetimi, alnımın akıyla kazanmış olduğum diplomanın iptaline yönelik bir girişimde bulunarak, okulumun tarihine büyük bir kara leke sürmüştür. Bu kararı alanların asla mutlu olamayacaklarını düşünüyorum; zira bu zorbalıklarının yüzlerini kimseye göstermeye yüzleri olmayacak.”
Ekrem İmamoğlu’nun bu duruma karşı göstermiş olduğu bu sert tepki, sadece kendi diplomasının iptali ile değil, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nin geçmişine ve değerine olan bağlılıkla da şekillenmektedir. İmamoğlu, kendi mezun olduğu kuruma olan sevgisini ve saygısını vurgulayarak, bu tür kararların insanların hayatında ne denli kalıcı izler bırakabileceğini hatırlatmış oldu.
Sosyal medya aracılığıyla kamuoyu ile paylaştığı bu mesaj, sadece kendi durumu için değil, aynı zamanda eğitim kurumlarının itibarının ne kadar önemli olduğuna dair bir düşünceyi de ortaya koymaktadır. Eğitim alanındaki yankılar, yalnızca bireyleri değil, toplumu da etkilemektedir. İmamoğlu, burada yalnızca kendi diplomasının iptali ile ilgili bir meseleyi değil, geniş bir kitleyi ve bu kitlenin eğitim almış bireylerinin kimliklerini de sorgulatarak toplumsal bir tartışmaya davet etmiştir.
Diplomanın iptal edilmesi gibi konularda, kişisel başarıların ve toplumsal değerlerin nasıl alt üst olabileceği ve bunun sonuçları üzerine düşünmek gerekebilir. İmamoğlu’nun da belirttiği gibi güzellikler kalıcıdır, ancak anlık zorbalıklar ve haksızlıkların ardında bıraktığı karanlık izler, tarih boyunca hatırlanacaktır. Bu olayın, eğitim kurumlarının sorumluluklarını ve etik ilkelerini yeniden gözden geçirmesi açısından bir dönüm noktası olması temennisiyle.
