İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde tutuklanmış olan İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı, şehir plancısı Buğra Gökçe, 2023 yılı itibarıyla gerçekleşen ikinci dalga operasyonlarına sert bir tepki gösterdi. Gökçe, sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı açıklamada, tutuklamalarla ilgili bazı detayları paylaştı.
Halkımız yalanlara inanmıyor
Açıklamasında, “Değerli Dilek İmamoğlu’nun ağabeyi Cevat Kaya, kıymetli Murat Ongun’un eşi Gözdem Ongun, İSKİ’de tarihi bir altyapı hamlesi yaparak İstanbul’a hizmet eden dostum Şafak Başa, değerli yol arkadaşlarım Murat Yazıcı ve Gurkan Alpay ile birlikte toplam 47 arkadaşımızın gözaltına alındığını öğrendim.” diyerek sürecin ne kadar kapsamlı olduğunu vurguladı.
Gökçe, bu olayların ardında yatan niyeti ise “ne yazık ki aileye bile saldıran, eş, çocuk, kardeş ayırmayan, ahlaki her türlü sınırı aşan bir kötülük” olarak tanımladı. Türk halkının bu durumu nasıl algıladığına dair gözlemlerini aktaran Gökçe, “Bu süreçte 38 günde 62 iftira servis edildi. 560 milyar yalanından, 1200 telefon yalanına kadar atılan iftiraların hepsi tek tek çürüdü.” diyerek halkın yanıltılmadığını ortaya koymaya çalıştı.
Gökçe, iftira ve yalanların sadece kendi şahsını değil, tüm arkadaşlarını ve ekip arkadaşlarını hedef aldığını, bu sürecin adalet önünde elbet bir gün hesap vereceğini belirtti. “İftira endüstrisine karşı en büyük gücümüz milletimizin büyük desteği oldu. Halkımız yalanlara inanmıyor.” diye devam eden açıklamasında, halkın dayanışma ruhunu her zaman hissettiğini ifade etti.
Ayrıca, “Milletimiz büyüktür, egemenlik de milletindir.” ifadesiyle, bu durumu bir ulusun varlık mücadelesine benzeterek güçsüzleşme yerine, birlik ve dirliği ön plana çıkaran bir duruş sergiledi. “Alnımız ak, başımız dik. Güzel ülkemiz bu kötülüğü aşacak.” diyerek, bu zorlu dönemin üstesinden gelinmesi için umudun her daim var olduğuna dikkat çekti.
Buğra Gökçe’nin bu sözleri, sadece özel bir olaya değil, aynı zamanda daha geniş bir toplumsal ve siyasal bağlama da işaret etmekte. Yaşananların, Türkiye’nin geleceği ve yönetim anlayışı ile ilgili daha büyük bir tartışmanın parçası olduğu düşünülüyor. Gökçe’nin, ifade ettiği şekilde halkın yalnızca hayali yalanları değil, aynı zamanda gerçeği görme yeteneği ve toplumsal dayanışma ruhunun ne denli önemli olduğunu vurgulaması, önümüzdeki süreçte dikkat çekici bir durum olabilir.
