İYİ Parti, Kanal İstanbul Projesi’nin durdurulması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’na bir araştırma önerisi sundu. Bu öneri, su kaynaklarının korunması ve İstanbul’u etkileyebilecek büyük ölçekli depremler için alınacak önlemler üzerine odaklanıyordu. Ancak, öneriyle ilgili oylama sonucunda AK Parti (AKP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Türkiye’nin Geleceğine İhanet
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, önerinin gerekçelerini açıkladığı konuşmasında projeye dair çarpıcı detaylara yer verdi. Kavuncu, Kanal İstanbul Projesi’nin İstanbul’un en önemli su kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı’nı tamamen yok etme riski taşıdığını ifade etti. Projenin doğasında bulunan beton bir kanalın 25 metre derinlikte, 250 metre genişlikte ve 40-45 kilometre uzunluğunda olacağına dikkat çekti. Ayrıca, bu projenin, tam 136 milyon metrekare tarım alanının yanı sıra 83 milyon metrekare yaşam alanının yok olmasına neden olacağı uyarısında bulundu. Kavuncu, “Bu işin zararlarını anlatmayı gerekli bulmuyorum, çünkü gözüküyor ki hiçbirinizin anlayacağı yok. Ama bilin ki, Türkiye’nin geleceğine ihanet ediyorsunuz” diye belirtti.
Kavuncu, projeyi eleştirirken içinde insan, doğa, tarih ve kültür bulunmayan bir projeden bahsetti. “Bu proje bir rant projesidir” diyerek projenin amacının ekonomik kazanç sağlamak olduğunu vurguladı. Ayrıca, bu tür projelerin tarih boyunca Türkiye’ye zarar verdiğini bildiren Kavuncu, 2011 yılında Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de aynı şekilde konuştuğunu hatırlattı. Bu projede yer alacak olan özel şirket temsilcilerine de seslenerek, “Her şey para değildir. Bu projede yer almayı düşünen özel firmalara söylemek istiyorum ki, bu millet sizi affetmeyecek” dedi.
Yapılan konuşmalar ve oylamalar, Kanal İstanbul Projesi’nin sadece bir inşaat projesi olmanın ötesinde, ekolojik, ekonomik ve sosyal boyutları olan bir mesele olduğunu açıklamaktadır. İYİ Parti’nin önerisi, yalnızca projenin durdurulması için değil; aynı zamanda İstanbul’un su kaynakları ve tarım alanları gibi hayati değerlerin korunması adına da bir çaba olarak öne çıkmaktadır. Ancak, oylamanın sonucunda, hükümet çoğunluğunun tercihleri, bu gibi projelerin nasıl değerlendirileceği ve hangi nedenlerle ilerleyeceği hakkında derin tartışmalara yol açtığı gözlemlenmektedir.
Sonuç olarak, TBMM’de yaşanan bu gelişmeler, ülkenin geleceğini şekillendirecek önemli kararların alındığı bir ortamda, çevresel ve sosyal sorumlulukların ne denli göz ardı edildiğini açıkça göstermektedir. İYİ Parti’nin önerisinin reddedilmesi, ekolojik sürdürülebilirlik ve bölgesel kaynak yönetimi konularında kaygıları artırmaktadır.
