İzmir Kültürpark’ta 5. İzmir Kitap Fuarı devam ederken bu etkinliğin gölgesinde bir başka hikâye yazılmakta. Lozan Kapısı’ndan başlayarak Kültürpark’ın tam ortasındaki manolya ağacının altına kadar uzanan bir direniş sürüyor. Gençler, çimlere serdikleri dövizlerle seslerini bazen fısıltı, bazen de sloganlarla ifade etmeye çalışıyor. Oturma eylemi, 20 Ekim 2023 tarihinde başlayarak 30 gün sürmesi planlanıyor.
“Biz buradayız ve korkmuyoruz”
Eylemde yer alan 20 yaşındaki Efe Kılıç, bu nöbetin yalnızca bir oturma eylemi değil, bir zincirin kırılması olduğunu belirtiyor. Efe, “Hukuk ve adalet için buradayız. İlk gün Lozan Kapısı’nda oturduğumuzda Emniyet’in, özellikle güvenlik şubesinin çok ciddi baskılarıyla karşılaştık. Dört hafta sonu boyunca sık sık dağıtıldık. Ama sonunda o zinciri kırdık ve direndik. İlk defa o gün bizi çil yavrusu gibi dağıtamadılar, bu çok önemliydi. Sonrasında bir yürüyüş düzenledik, İzmir halkının ilgisi vardı; alkışlayanlar oldu ancak oturma eylemimize katılmadılar. Biz buradayız ve korkmuyoruz,” dedi.
“Başkan Tugay’ın desteğiyle aştık”
23 yaşındaki Anıl Gürel, sürecin belediye ve polis arasında sıkışan bir destek-yasak çelişkisi içinde geçtiğini ifade etti. Anıl, “Adalet nöbetine başladığımızda sürekli polis engelleriyle karşılaştık. Bu engeli, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın desteği ile aştık. Ardından kendisi yanımızdan ayrıldı ama Büyükşehir’in bürokratları ve avukatları bize destek olmaya devam etti. Şu an Kültürpark’ın ortasındaki manolya ağacının altında eylemimizi sürdürüyoruz,” şeklinde konuştu.
Anıl, “Gençler serbest bırakılsın, bu kaybolan gençliği geri verin!” sloganını pankartlarına yazarak, tutuklu arkadaşlarının haksız yere içeride olduğunu vurguladı. “Bu mücadeleyi sürdürdüğümüz için tüm İzmir halkını da yanımızda olmaya davet ediyoruz. 30 günlük bir eylem planladık ve şu an üçüncü günündeyiz. 27 gün daha buradayız,” diye ekledi.
“Asıl amacımız arkadaşlarımızın serbest bırakılması”
22 yaşındaki üniversite öğrencisi Roj Dilan Caner ise bu direnişin yalnızca cezaevindeki arkadaşlarının sesi değil, aynı zamanda tüm ülkenin sesi olduğunu vurguladı. Roj, “Vatandaşlarımız yanımıza geliyor, pankartlarımızı okuyor ve destek veriyor. Pankartları hem kendi sesimizi duyurmak hem de halkın dikkatini çekmek için hazırladık. Mizah ve espriyle ama acı gerçekleri de içeren mesajlar verdik. Bizim asıl amacımız içerideki öğrenci arkadaşlarımızın serbest bırakılmasıdır,” dedi.
Roj, “Burada, Kültürpark’ta onların sesi olmak için bulunuyoruz. Onlar bizim için bedel ödediler, biz de onlar için direniyoruz. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Şu an Türkiye hukuksuz bir yola doğru gidiyor ve biz bunun engellemek için Atatürk’ün ilkelerine bağlı kalmaya çalışıyoruz. Hâkimler ve savcılar, kendi anayasalarına göre karar versinler istiyoruz,” şeklinde ifadelerini tamamladı.
Sonuç olarak, gençler, yalnızca kendileri için değil, bir kuşağın sesi olmak için bir araya geldiklerini dile getirdiler