Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklu siyasi danışmanı Necati Özkan’ın avukatı Erkam Erdem, Özkan’ın dosyasına dair sosyal medya üzerinden açıklamalarda bulundu. Avukat Erdem, müvekkili Necati Özkan’ın durumu hakkında önemli bilgiler paylaşarak, tutukluluğunu kınadı ve adaletin bir an önce sağlanmasını talep etti.
İddiayı destekleyecek tek bir delil gösterilmedi
Erkam Erdem, Necati Özkan’ın İBB’nin hiçbir ihalesine katılmadığını ve İBB ile herhangi bir parasal ilişkisinin bulunmadığını belirtti. Ancak, Özkan’ın ihale dosyası kapsamında, rüşvet verme iddiasıyla 23 Mart 2025 tarihinden beri tutuklu olduğunu ifade etti. Avukat, müvekkiline rüşvet verme iddialarıyla ilgili tek bir soru bile yöneltilmediğini, bu iddiaları destekleyecek hiçbir somut delil sunulmadığını ve bu isnadın hiçbir şekilde özelleştirilmediğini vurguladı. Özkan’ın yalnızca Ekrem İmamoğlu’nun siyasi danışmanı olması ve 2014 yılından bu yana seçim kampanyalarını yürütmesi nedeniyle hedef alındığını düşündüğünü belirtti. Erdem, bu durumun soruşturma ile hiçbir ilgisinin olmadığını savundu.
Bir an önce özgürlüğüne kavuşacağını düşünüyoruz
Erkam Erdem, Necati Özkan’ın tutukluluğunun ceza muhakemesi hukukunun şüphe standartlarını ihlal eden bir durum olduğunu vurguladı. Bu tutuklamanın görünür amacının sorgulanır hale geldiğini ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 18. maddesinde belirtilen “amaç saptırma yasağı” tartışmalarını gündeme getirdiğini belirtti. Erdem, bu hatanın AİHS 18. maddesi kapsamında bir nedene dayanmadığını, ve soruşturmanın kapsamlı oluşu nedeniyle yapılmış bir adli hata olduğunu ifade etti. Ayrıca, tutukluluğa ilişkin gözden geçirmelerde bu hatanın tespit edilip, Necati Özkan’ın bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerektiğine inandığını dile getirdi.
Bu bağlamda öz olarak, Erkam Erdem’in yaptığı açıklamalar, Necati Özkan’ın tutukluluğunu eleştiren ve adli süreçteki eksiklikleri vurgulayan bir çerçeve sunmaktadır. Özkan’ın siyasi konumu ve sürece dair eleştiriler, bu durumun ardındaki siyasi dinamiklere işaret edebilir. Erdem’in vurguladığı gibi, tutukluluğun sebepleri ve delil yetersizliği sorunu, hukukun üstünlüğü ve adaletin sağlanması adına önemli bir meseledir. Gelecek dönemde bu konunun nasıl şekilleneceği ve bu süreçte adaletin nasıl tecelli edeceği merakla beklenmektedir.