Dijital Bağımlılık: Çağımızın Hastalığı
Sabah evden çıkmak için hazırlanırken, ayakkabılarınızı giyip kapıyı çekerek yola çıktınız. Ancak, inanılmaz bir sabah trafiğine takıldınız ve sıkıldınız. Cep telefonunuza bakmak istediniz ama bir dakika, o da ne? Telefonunuz yok. Sağa sola baktınız, ceplerinize, çantanıza ancak cep telefonunuz evde kaldı. Şimdi işe varmak üzere trafiğin ortasındasınız ve eve dönerseniz çok geç kalacağınızı biliyorsunuz. Peki, telefonsuz bu günü nasıl geçireceksiniz?
Bu durumun verdiği sıkıntı ve endişe, bir korku filmi senaryosu gibi görünmüyor mu? İşte bugünün konusu dijital bağımlılık ve size kötü bir haberim var: Hepimiz birer dijital bağımlıyız. Teknolojinin hayatımıza girmesiyle, özellikle sosyal medya gibi platformlarda zamanın nasıl geçtiğini bile fark etmeden günlerimizi harcıyoruz. Zaman ilerledikçe, bu durum “ölü zaman” haline geliyor; yani aslında boşa harcanan bir zaman dilimi.
Gelişen teknoloji ile birlikte aslında birçok avantaj elde etsek de, sosyalleşme fırsatlarımızı kaybediyoruz. Asosyal yaşamlar, iletişimsizlik, hareketsiz yaşamlar ve sahte dijital dünyalarda mutlu görünme çabası, günlük hayatımızın bir parçası haline geldi. Özellikle sosyal ortamlar, “Hadi bir story çekelim!” gibi diyaloglarla samimi ilişkileri zayıflatıyor. Artık yemeklerden sonra ailece sohbet etmek yerine, telefonlarına gömülmüş bireyler haline geldik.
Bu konuyu, İz Televizyonu’ndaki programımda değerli uzmanımız Aile Terapisti Psikolog Osman Erşat Atak ile ele aldık. İletişimimizi kaybettik; hayatlarımızda geçirdiğimiz zamanın değerini unuttuk. Eski zamanlarda akşam yemeklerinden sonra ailece oturup sohbet ediyor, tecrübeler ve anılar paylaşıyorduk. Şimdi ise tatil yaparken bile bu anların tadını çıkaramıyor; fotoğraf ve videolar paylaşmayı tercih ediyoruz.
Buna ek olarak, yediğimiz yemeklerin fotoğraflarını paylaşmakla meşgul oluyoruz, ama aslında ne yediğimizin bile farkında değiliz. Başkalarının hayatlarıyla bu kadar meşgul olup, kendi yaşamımızı ihmal ediyoruz. Bu nasıl bir bağımlılık? Hayatın hızla akıp geçmesine rağmen, en değerli olan şey zamanın bu kadar ucuz mu olduğu sorgulanmalı. Kendinizi tanımak, kendi hayatınıza odaklanmak ve anı yaşamak gerekiyor.
Dijital bağımlılık genellikle yalnızlık, öz güvensizlik ve kendini kaybetmiş olma haliyle bağlantılıdır. Son olarak ne zaman bir kitap okudunuz, tiyatroya ya da sinemaya gittiniz? Belki de zamanın ne kadar değerli olduğunu fark etmeyi bekliyorsunuzdur, ancak bugün o gün olabilir. Telefonunuzu, tabletinizi, televizyonunuzu kapatın ve bir kenara bırakın. Gerçek hayatı izlemek, doğayı görmek, yaşamı dinlemek size çok şey kazandıracaktır.
Sonuçta, içsel bir huzur bulacak ve zihniniz daha berrak hale gelecektir. Eğer hayatın bu kadar kolay olmadığını düşünen bir ses yükselirse, ona kulak asmayın; bu, kaçış değil, kabul etmektir. Unutmayın, hayatta önemli olan anın tadını çıkarmaktır. Güzel günlerde görüşmek üzere…
