Milli Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in partisine yönelik yaptığı konuşmaya ilişkin dikkat çekici bir açıklama yaptı. Bahçeli, Özel’in kurultayda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “cunta başı” olarak nitelendirdiği ifadelerini “akıl tutulması” ve “zekâ yoksunluğu” olarak değerlendirdi. MHP Lideri, bu tür iddiaların “gerçeğin ve milli iradenin aydınlığına tahammül edemeyen potansiyel darbe meraklısı bir zavallının hezeyanları” olduğunu ileri sürdü.
Özgür Özel ise Bahçeli’nin açıklamalarına sosyal medya üzerinden yanıt vererek, “Sayın Bahçeli bana, ‘Cumhurbaşkanımızı cuntacılıkla suçlamak akıl tutulmasıdır’ demiş,” şeklinde bir ifadeyi takipçileriyle paylaştı. Özel, yanıtında Bahçeli’nin kendini cunta yönetimlerinden arındırması gerektiğini belirtti ve hukuk sisteminin mevcut durumu üzerine eleştirilerde bulundu. Özel, “Adaletin nefesini kesen iktidar kafası, kendi hukukunu, cunta yönetimlerini aratmayacak biçimde tesis etmektedir” dedi. Bu ifade, ülkedeki hukukun işleyişine dair endişeleri dile getiriyor.
Özel, Bahçeli’nin tavsiyesine kendi önerisiyle karşılık vererek, “Sayın Bahçeli, millete yoldaş olun, darbecilere değil. Cumhur’la ittifak olun, cuntacılarla değil,” ifadelerini kullandı. Bu açıklama, Bahçeli’nin iktidar yanlısı tutumuna yönelik eleştirilerini güçlendiriyor ve muhalefetin birliğini vurguluyor. Özgür Özel ayrıca, yanıtı destekleyecek bir video da paylaşarak, durumu görsel bir bağlamda da ifade etmeye çalıştı.
Özel’in video paylaşımında, önceden yaptığı konuşmaları, başta Bahçeli’nin cunta ifadesi olmak üzere, ciddi sosyal hesaplaşmalara ve bu bağlamda hukukun üstünlüğü ve demokrasi konularında tartışmalara neden olan durumları ele almayı amaçladığı anlaşılıyor. Bu sosyal medya etkileşimi, Türkiye’de siyasal iklimin ne denli gerilimli olduğunu da göstermekte. Ülkede muhalefet ve iktidar arasında giderek derinleşen bir çatışmanın belleklerdeki yerini sağlamlaştıran bu tür tartışmalar, demokratik işlemleri tehdit edici boyutlara ulaşabiliyor.
Sonuç olarak, mevcut tartışmalar, Türkiye’de siyasi partiler arasında yaşanan derin görüş ayrılıklarını bir kez daha öne çıkardı. Hem MHP hem de CHP, birbirlerinin söylemlerine karşılık verirken, siyasetin dinamik doğası içinde toplumun geniş kesimleri üzerinde de etkili olabilecek mesajlar vermeye çalışıyor. Bu tür diyaloglar, sadece siyasi gündemi değil, aynı zamanda halkın algılarını ve siyasal katılımını da şekillendirecektir.