Önceki dönem Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ramazan Bayramı’nın birinci gününde gerçekleştirdiği Silivri Cezaevi ziyareti ile ilgili olarak Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’e önemli açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, hem İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu hem de diğer cezaevindeki arkadaşlarını ziyaret ettiğini belirterek, onların moral durumlarının iyi olduğunu ifade etti. Aynı zamanda, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile Can Atalay ve Osman Kavala gibi isimlerle de görüşerek, onların durumlarına ilişkin bilgi aldı. Kılıçdaroğlu, bu kişilerin cezaevine haksız ve hukuksuz şekilde konulduğunu düşündüklerini dile getirdi ve kamuoyunun da durumu bildiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, cezaevindeki isimlerle geçirdiği zaman dilimi içerisinde, onların bayramını kutladığını ve moral bozmamaları için destek verici mesajlar ilettiğini aktardı. Ayrıca daha önce yaptığı ziyaretlerin aileler tarafından olumlu karşılandığını da belirtirken, hastanede yatan Mahir Polat’ı göremediğini fakat ailesiyle telefonla iletişime geçtiğini ifade etti. Bu ziyaretler, Kılıçdaroğlu için önemli bir sosyal dayanışma eylemi olurken, aynı zamanda partisi için de bir motivasyon kaynağı oluşturdu.
CHP’nin Olağanüstü Kurultayı Üzerine
CHP’nin 6 Nisan’da düzenlenecek olağanüstü kurultayına dair soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, kurultayda aday olup olmayacağına dair bazı değerlendirmelerde bulundu. İlk olarak, genel başkanlık süreci içerisinde hiçbir zaman açıkça ‘Genel başkan adayıyım’ demediğini vurguladı. Bu açıklamasıyla, partinin demokratik bir kurultay yapması gerektiğine olan inancını bir kez daha yineledi. Kurultayın izin alındıktan sonra yapılmasının doğru bir karar olduğunu belirtirken, bu süreçte kendisinin adaylığı ile ilgili bir niyeti olmadığını ifade etti.
Kılıçdaroğlu, “Kurultayda kimi seçerse, doğrusu o olur” diyerek, partinin geleceği için önemli bir mesaj vermiş oldu. Bu açıklamalarıyla, partinin iç dinamiklerine ve demokratik yapısına olan güvenini ortaya koydu. Adaylıktan ziyade, partinin birlik ve beraberlik içinde hareket etmesinin önemini vurgulayarak, CHP’nin ve Türkiye’nin geleceği için kritik bir duruş sergilediği görülmektedir.
Sonuç olarak Kılıçdaroğlu’nun, hem cezaevindeki arkadaşlarının durumuna dair duyarlılığı hem de parti içindeki demokrasi vurgusu ile CHP’yi yeniden şekillendirmek için önemli bir zeminde durduğu anlaşılmaktadır. İlerleyen süreçte bu tür açıklamalar, hem partinin iç yapısını hem de kamuoyunun CHP’ye bakış açısını etkileyebilir.